Altıncı yüzyılda Hindistan'da doğan satranç, tüccarlarla İran'a geçti. Yedinci yüzyılda Araplar İran'ı alınca satranç Arap topraklarında yayılmaya başladı. Arap akıncıları ile birlikte Kuzey Afrika'dan İspanya'ya geçen satranç ortaçağda şövalyelerin gözde oyunu oldu. Arap ve Avrupa el yazmalarından sonra İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satranca eklenen yeni kurallar açıklandı: Vezirin ve filin hareket alanlarının genişletilmesi, rok, geçerken alma, piyonun vezir olması. Böylece günümüze kadar değişmeden gelen kuralları ile dinamik, ustalık ve incelik dolu, bilgiye dayanan modern satranç dönemi başladı ve satranç, İspanya'dan sonra, İtalya, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'da hızla yaygınlaşmaya başladı.
On dokuzuncu yüzyıl sonlarında satrancın ilk büyük yıldızları belirdi: Anderssen, Morphy, Rubinstein ve Steinitz. Güçlü oyuncuların katıldığı turnuvalar yapıldı: 1851 Londra, 1857 New York, 1883 Londra, 1889 Hastings ve Saint Petersburg.
İlk dünya satranç birincisi sayılan Steinitz'den sonra, Yirminci yüzyılın başlarında Lasker, Capabalanca, Alekhine ve Euwe, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda, Botvinnik, Smyslov, Tal, Petrosian, Spassky, Fischer, Karpov, Kasparov, Khalifman ve Anand dünya satranç birincisi unvanının sahibi oldular.
Böylece, olimpiyatlar, turnuvalar, uluslararası karşılaşmalar, dünya birinciliği maçları, turnuva kuralları, oyunların yazılması, oyunların ve bilgilerin binlerce kitapta toplanması, satranç saati, oyuncuların sınıflandırılması ve herkese açık satranç kulüpleri ile bir spor dalı olan satrancın bu özelliği en belirgin şekilde ortaya çıkmış oldu.
Federal Almanya Spor Federasyonu Başkanı Willi Weyer 1977 yılında Satranç Federasyonunun Yüzüncü kuruluş yıldönümünde şöyle demişti: "Satranç, sporda bulunduğu belirtilen hemen hemen bütün özelliklere sahip olduğu gibi başka spor dallarında bulunmayan bazı yararlar gösterir. Mantıklı düşünmeyi öğretir, kombinasyon zevkini arttırır, yaratıcılığı uyandırır, tehlikeyi göze alma yeteneğini geliştirir, karar verme gücünü kazandırır, kendini ve başkalarını eleştirmeye alıştırır, sabrı ve güveni güçlendirir. Böylece satranççı iyi bir sporcunun tüm özelliklerini ve gerilim içinde tüm zihin ve irade güçlerini kazanabilir."
Satranç teorik ve pratik açıdan bugünkü yüksek düzeye ulaşmasını büyük ölçüde spor ruhuna borçludur. Satranç her zaman spor değildi, fakat günümüzde ortaya çıkan amaç ve değişen kurallar içinde spor olmuştur. Türkiye Satranç Federasyonunun ve onu oluşturan satranç derneklerinin öncülüğünde, satranç bugün özellikle gençler arasında yaygınlaşıyor. İl birinciliklerinden başlayarak seçilen oyuncular arasında Türkiye Birinciliği, gençler, küçükler ve bayanlar sınıfında Türkiye birincilikleri, üniversite birincilikleri, liseler arası bireysel ve takımlı turnuvalar, özel turnuvalar yapılmaktadır. Satrançta ilerlemek isteyen kişiler binlerce satranç kitabındaki bilgilerden, deneylerden, oyunlardan yararlanmak zorundadır. Bu, yeni yetişenler için olduğu kadar, usta satranççılar için de geçerlidir.
Satranç Taşlarının Hareketleri Konusu İçin Tıklayınız
Satranç Kuralları ve Özel Hamleler İçin Tıklayınız
Satrançta Hamlelerin Yazılması ve Kısaltmalar İçin Tıklayınız
Satranç Oyunu Oynamak İçin Tıklayınız
Satranç Kuralları ve Özel Hamleler İçin Tıklayınız
Satrançta Hamlelerin Yazılması ve Kısaltmalar İçin Tıklayınız
Satranç Oyunu Oynamak İçin Tıklayınız
0 yorum:
Yorum Gönder