Cengiz, böylesine oyun seven, içtenlikli ve neşeli bir arkadaş çevresi bulabildiği için çok mutluydu. Çok sevilen, aranan bir çocuk olduğuna seviniyordu.
Annesi ikide bir:
— Aman oğlum, yeni arkadaşlarınla iyi geçin, onların sevgi ve ilgilerine layık olmaya özen göster. Sakın, şımarma! diye öğütlüyordu.
Annesi bu öğütleri boş yere vermiyordu. Cengiz çok akıllı, sevimli, neşeli bir çocuktu. Ama biraz bencildi. Genellikle önce kendini, sonra başkalarını düşünürdü.
Annesi bu huyundan ötürü onu sık sık eleştirirdi. Bu yüzden arkadaşlarıyla bozuşmasından korkup duruyordu.
Korktuğu da çok geçmeden başına geldi.
Bir ikindiüstü on çocuk coşku içinde saklambaç oynuyorlardı, sayışmada ebelik Cengiz’e çıkmıştı. Cengiz, ebeliği hiç sevmezdi. Çaresiz sesini çıkarmadı. Söğüt ağacına yumuldu. Saymaya başladı. Arkam, önüm, sağım, solum, sobe...
Gözlerini açtı. Çocuklar çevredeki geniş bahçenin dört bir yanına dağılmışlardı. Onları bulmam ve ebelikten sıyrılmam kolay olmayacak diye aklından geçirdi.
Açlıktan içi kazınıyordu. Doğruca evlerine girdi. Annesi yoktu. Kendine bir güzel ikindi kahvaltısı hazırladı. İstekle karnını doyurmaya girişti.
Çocuklar saklandıkları yerde bekleşiyorlardı. Ama kendilerini ne arayan vardı ne de soran. Arkadaşları Cengiz’in kendilerini aramadığını görünce birer birer saklandıkları yerden çıktılar. Söğüt ağacının çevresinde toplandılar. Hep birlikte durumu değerlendirmeye başladılar.
Sonunda, Cengiz’in başına olağanüstü bir şey gelmiş olabileceğine karar verdiler. Konu bu aşamaya gelince, herkes ortaya kendince bir fikir attı.
— Cengiz kaçırıldı.
— Ya da çevredeki bostan kuyularından birine düştü.
— Belki de bizi ararken yola çıktı. Araba çarptı, hastaneye götürüldü.
Çocuklar, korku içinde çevreye dağılıp Cengiz’i aramaya başladılar ama bulamadılar. Kan ter içinde yeniden söğüdün çevresinde toplandılar.
Sedat:
— Önce, dedi, annesine bildirelim.
Hep birlikte Cengizlerin evine gittiler. Kapıyı çalarken tümünün yüreği acıyla burkuluyordu.
Cengiz kahvaltısını bitirmişti. Ellerini yıkayıp oyuna dönmeye hazırlanıyordu. Kapı çalınca annesinin geldiğini sanarak koşup açtı.
Çocuklar Cengiz’i karşılarında görünce donakaldılar... Birkaçı ona çıkışmaya kalkıştı. Ama çoğu hiçbir şey demeden oradan çekip gitmeyi yeğlediler. Ötekiler de onları izlemek zorunda kaldılar.
Cengiz ne yapacağını ne diyeceğini şaşırmıştı. Arkalarından bakakaldı... Utancından günlerce evden çıkamadı. Arkadaşlarının oyunlarını, pencereden izlerken bir yandan da kendini yargılıyordu. Sonunda bencilliğinin bilincine vardı.
Koşarak evden çıktı. Arkadaşlarının yanına gitti. Çocuklar yüzüne bakmadılar. Ama o alınmadı. Özür dilemeye ve özrünü kabul ettirmeye kararlıydı.
— Arkadaşlar, dedi. Geçen günkü davranışımdan dolayı çok pişmanım. Yaptığımdan hem utandım hem de kendimi kınadım.
— Bu semte bugün taşındığımızı varsayarak beni yeniden aranıza alın. Bir daha eskisi gibi davranırsam bana tümden küsün...
Arkadaşları Cengiz’i seviyorlardı. Bu sevginin etkisiyle onu bağışladılar. Cengiz, arkadaşlarının arasında eski yerini alınca yeniden doğmuşa döndü.
Gülten DAYIOĞLU
Uçurtma
(Düzenlenmiştir)
Cengiz evede ne yaptı
YanıtlaSilYemek yedi
Silama bu öğretmenin okudunun aynısı değilki
YanıtlaSilOhoooooo bu bizim kaç sefer önceki metnimizdi
YanıtlaSil