Yalova’da 1929 yaz aylarında... Sığırları otlata otlata çiftliğe geliyordum. Derken yirmi kadar atlı belirdi. Sık sık böyle atlılara rastladığım için aldırmayarak yoluma devam ettim. Kim olduklarını merak bile etmemiştim.
En öndeki atlı bana doğru geliyordu. Yaklaşınca atından indi: Çiftliğe nereden gidildiğini soruyordu. Elimle işaret ettim:
— Siz yanlış yoldan gelmişsiniz. Çiftliğin yolu şuradadır.
Atlı tekrar sordu:
— Adın ne senin?
— Mustafa.
Gülümsedi:
— Benim adım da Mustafa. Demek adaşız.
Sonra birden bire:
— Gazi’yi tanır mısın, diye sordu.
— Tanırım, dedim.
— Onu sever misin?
— Severim.
— Niçin seversin?
O günkü sığırtmaç aklımla şu cevabı verdim:
— Paşa olduğu için severim. Tekrar gülmeye başladı. Ben o tarihte zayıf, cılız, çelimsiz hasta bir çocuktum. ‘‘Bu adam benimle eğleniyor galiba?” diye düşündüm. Fakat o sorularının arkasını kesmiyordu:
— Sen ne iş görürsün?
Âdeta canım sıkıldı:
— İşte gördüğün sığırları güderim.
— Ne kazanırsın?
— Ayda üç lira.
— Peki söyle bana, ayda üç lira senede kaç lira eder?
Kendisinin ve yanındakilerin yardımıyla ayda üç liranın senede ne ettiğini hesaplayarak cevap verdim:
— Otuz altı lira eder.
— Sana bu otuz altı lirayı versem ne yaparsın? (1)
— Hiç... Almam ki.
— Neden almıyorsun?
— Otuz altı lira çok para.
Sonra biraz düşünerek ilave ettim:
— Nerden aldın, diye sorarlar. Tanımadığım yolcu tekrar gülümseyerek:
— Aferin oğlum, böyle olmalı. Fakat bu parayı yol gösterdiğin için veriyorum sana.
Otuz altı lirayı bir şartla kabul etmeye razı oldum: Yanımda yemek için getirdiğim yarım kilo kadar ceviz vardı:
— Bu cevizleri alırsan, ben de senin paralarını alırım, dedim. O da bana bir avuç para verdi. Ben de ona bir avuç ceviz verdim. Böylece ödeşmiş olduk. Ayrılacağı sırada tekrar adımı sordu:
— Mustafa, dedim.
— Benim de “Mustafa” ama yanında Kemal’i de var. Mustafa ile Kemal bir araya gelince ne olur?
İlk defa olarak kendi kendime:
— Sakın bu Mustafa Kemal Paşa olmasın, diye düşündüm. Giderken sordu:
— Beni başka yerde görsen tanır mısın?
Başımı salladım.
— Tanımaz mıyım ya? Sen Mustafa Kemal Paşa’sın. Atlarını dört nala sürüp gittiler. Ben de sığırlarımı alarak çiftliğe döndüm.
Ertesi günü Kaplıcalara çağırdılar. Kapıdan içeri girince hiç şaşalamadım. Hemen gidip elini öptüm.
— Mustafa, seni çiftliğe kahya yapacağım. İster misin? (2)
— Kahya ne demek?
— Çobanların en büyüğü odur.
O tekrar sordu:
— Kahyalık için ayda dört lira versem yetişir mi?
— Siz bilirsiniz, dedim.
— Hayır Mustafa; seni kahya yapmayacağım. Okula göndereceğim. Orada okuma yazma öğreneceksin.
Sevindim:
— Okula gönderiniz bu daha iyi, dedim.
Aradan yirmi dört saat geçmeden kendimi Şişli Çocuk Hastanesinde bulmuştum. Bana orada çok güzel bakıyorlardı. Dört ay içinde tanınmayacak kadar değiştim. Yüzümün sarılığı kayboldu, iştahım yerine geldi. Hastahaneden çıktıktan sonra Atam beni gene aratarak Beşiktaş’a 19. İlkokula yazdırdı.
Hiç unutmam, bir gece yarısı hastaneye gelmişti. Doğruca benim yattığım odaya girdi. Onu görünce şaşırmıştım. Ayağa kalkmak istedim, Atatürk eliyle işaret ederek:
— Sen ayağa kalkmayı bırak da buradan nasıl çıkacağını düşün, diye gülümsedi, sonra:
— Hani, dedi seninle pazarlığa girişmiştik. Dört lira aylığa razı olmuştun. Şimdi ver bakalım hastane paralarını.
Küçüktüm, sığırtmaçtım ama şaka ettiğini anlamıştım:
— Sen koskoca Gazi Paşa’sın. Elbette hastane parasını da verirsin, dedim.
Hacı ANGI
Çocuk Gözüyle Atatürk
ben çok beğendim okuldada çok yardımcı oldu saolun :)
YanıtlaSilAllah razı olsun
YanıtlaSilokulda da ayrı yazılıyor ben bile biliyorum ben 9 yaşındayım!!
YanıtlaSilBen çok teşekkür ederim sağolun
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sağolun :-)
YanıtlaSilçokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk sağ olun !!!!!!!
YanıtlaSilsağ olun!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!1
YanıtlaSilallah rası olsun mustafa vasıl karslıgil ilk öretim okulu :) türkce Ç. sf 47 4. sınıf 4/d
YanıtlaSilsağolun
YanıtlaSilSağol
YanıtlaSilçoooooooooooooook tşk
YanıtlaSilTesekurler
YanıtlaSilsağolun çok yardımcı oldu
YanıtlaSilsağolun
YanıtlaSil+
Cok tşk
YanıtlaSilSoğaolun
YanıtlaSil:):):):):):):):):):):):) allah razı olsun
YanıtlaSilbu metinin aynısını öğretmenimizde okumuştu çoooooooooooooooooooooooook yardımcı oldu öğretmenimiz bu konuda ödev verdi adım ELİF NİSA
YanıtlaSilçooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk güzel
YanıtlaSilArkadaşlar acil lütfen bu anı Atatürk'ün hangi özelliğini anlatmaktadir.
YanıtlaSilçoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkggggggggggggggggggggüüüüüzzeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeellllll
YanıtlaSil