Yüzyıllardır ne insanoğlu vazgeçti topraktan ne de toprak insandan. Kimi ona “toprak ana” dedi, kimi “kara toprak” diye seslendi. O insanoğlunun bu dost çağrısına her zaman kucak açtı. İnsanoğlunu hiçbir zaman zor durumda bırakmadı.
O, yeri geldi canlılara yuva oldu, yeri geldi çocukların oyuncağı oldu. Çocuklar saatlerce onunla vakit geçirdi. Üzerinde top oynadı, ip atladı, tahtadan atlar koşturdu. Kışın hayvanlarla uyudu beyaz yorgan altında. Baharda yeşil bir halı serdi arkadaşlarına. Baharla birlikte gülümsedi kurda, kuşa, kelebeğe… Onlar gülümsedikçe toprak da gülümsedi onlara. Bir gelin gibi süsledi bütün dağı, taşı papatya, lale, sümbül, gelincik ile… Bazen söğüt verdi dere kenarlarında, bazen mavi gecelerde masal anlattı yıldızlara, aya. Baharda bütün güzelliklerini sundu, derken yaz geliverdi birden. Toprak ana bu, hiç boş durur mu? Bütün canlılara sunuverdi güzel ürünlerini. Yaz bitti diye üzülürlerken güzün tekrar sürüldü, ekildi yeniden. Bu değişim mevsimler boyu devam etti durmadan.
İnsanoğlu zaman zaman toprak anaya haksızlıklar etti. Can damarlarımız olan ormanları yaktı, toprak anayı büyük zararlara uğrattı. Onu besleyen ağaçlar yok olunca toprak anayı rüzgarlar aldı götürdü. Böylece yağmur ve sel suları toprak anayı sürükleyerek deniz sularına karıştırdı.
Haydi çocuklar, hep birlikte toprak anayı erozyon canavarından kurtaralım. Her yeri fidanlarla süsleyelim.
Serdar ARHAN
(Bu kitap için yazılmıştır.)
0 yorum:
Yorum Gönder