Merkezi Üssü Öğrenci
Olan Bir Sarsıntı Yaratmak
Prof. Dr. Ayhan AYDIN
Prof. Dr. Ayhan AYDIN
Öğretim, kısaca öğrenmeyi
gerçekleştirmeye dönük ortamsal koşulların planlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi süreci olarak tanımlanabilir.
Buna göre öğretme, hedef alınan kritik
davranışların bütün öğrencilere etkili ve verimli bir biçimde kazandırılması
amacıyla gerçekleştirilen her tür etkinliği kapsamaktadır.
Örneğin, öğrenme hedeflerinin
saptanması, program içeriklerinin belirlenmesi, öğretim ilke ve yöntemlerinin
seçimi, öğretim durumlarının tasarlanması ve değerlendirilmesi, öğretimin temel
boyutlarını oluşturmaktadır. Şu halde öğretme etkinlikleri, öğrencinin
öğrenmeye ilişkin tüm beklenti ve gereksinimlerini uyumlu bir biçimde
karşılayacak yeterlik ve zenginlikte olmalıdır.
Özetle, yapılandırmacı yaklaşım,
geleneksel öğretme-öğrenme sürecinin kişiyi edilgenleştiren patolojik
anlayışına bir tepki olarak doğmuştur. Yaparak-yaşayarak öğrenme ilkesi üzerine
temellenen bu anlayış, öğrenmeyi aynı zamanda temel bir insan hakkı ve ödevi
olarak doğrudan öğrenen kişinin sorumluluğuna ait görmektedir. Bilişsel
yapıların oluşması, yeni yaşantılar edinilmesi, özgün bir özümseme ve örgütleme
bilincinin gelişmesi için öğrenci edilgen bir alıcı değil, etkin ve yaratıcı
olmalıdır.
Yapılandırmacı öğrenme yaşantıları, durum saptama, bilgi toplama, gruplama, denence geliştirme, test etme (doğrulama ve yanlışlama) yeni denenceler geliştirme, sunu, değerlendirme gibi aşamalardan oluşur. Ancak bu aşamalar, doğrusal bir çizgi olarak değil, çembersel bir dönüşüm içinde desenlenmelidir..
Yapılandırmacı öğrenme yaşantıları, durum saptama, bilgi toplama, gruplama, denence geliştirme, test etme (doğrulama ve yanlışlama) yeni denenceler geliştirme, sunu, değerlendirme gibi aşamalardan oluşur. Ancak bu aşamalar, doğrusal bir çizgi olarak değil, çembersel bir dönüşüm içinde desenlenmelidir..
AİLE,ÇOCUK VE ÖĞRETMEN
PROF.DR DOĞAN
CÜCELOĞLU
Ben Nelerin farkındayım?
1.İki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar.
2.İletişim çok kanallıdır.
a)Yüz ifadeleri b)Bedenin duruşu c)Ses tonu
3)İletişimde iki insan doğası vardır.
A.İNSANIN TOPLUMSAL GEREKSİNİMLERİ
1.Sosyal roller 2.Sosyal beklentiler 3.Sosyal normlar 4.Gelenekler 5.Görenekler
B. CAN GEREKSİNİMLERİ
1.Ait olmak –Birey olmak . 2.Önemsenmek. 3.Olduğu gibi kabul edilmek. 4.Değerli olmak 5.Yapabileceğine güvenilmek.6.Sevilmeye layık olmak.
4.Birey tanıklık içinde var olur.Örneğin yasal sistem içinde delil ve tanık yoksa o dava düşer.
BABA OĞLUNA NE MESAJ VERDİ?( OLUMSUZA ÖRNEK)
1.Ait değilsin! 2.Umurumda değilsin! 3.Sende bir bozukluk var! 4.Değersizsin !5. Güvenilmezsin!
6.Emek ve zaman vermeye değersin!
BABA DOĞRU TANIKLIK YAPSAYDI OĞLUNA NE MESAJI VERİRDİ?
1.Birbirimize aitiz! 2.Benim için önemlisin! 3.Değerlisin! 4.Güvenilirsin !5.Emek ve zaman vermeye değersin!
ÖĞRETMENİN TANIKLIĞI
Öğretmen sınıfa girince iletişim başlar.İki çeşit öğretmenden söz edebiliriz.
1.YÜZ BASKIN ÖĞRETMEN SINIFA GİRİNCE
Böyle bir öğretmen sınıfa girince daha çok aşağıda belirtilen durumların etkisiyle öğrenciyle iletişim kurmaya çalışır.
1. Roller 2.Beklentiler 3.Normlar 4.Gelenekler 5.Görenekler 6.Kurallar
2.CAN BASKIN ÖĞRETMEN SINIFA GİRİNCE NELERE TANIKLIK YAPAR?
1.Ait olma birey olma dengesine 2.Önemsenme 3.Yargılamama-kabul etme 4.Değerli olma 5.Güven duygusu vermek.6.Emek ve zaman vermeye ,sevilmeye olduğunu hissettirmek.
1.İki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar.
2.İletişim çok kanallıdır.
a)Yüz ifadeleri b)Bedenin duruşu c)Ses tonu
3)İletişimde iki insan doğası vardır.
A.İNSANIN TOPLUMSAL GEREKSİNİMLERİ
1.Sosyal roller 2.Sosyal beklentiler 3.Sosyal normlar 4.Gelenekler 5.Görenekler
B. CAN GEREKSİNİMLERİ
1.Ait olmak –Birey olmak . 2.Önemsenmek. 3.Olduğu gibi kabul edilmek. 4.Değerli olmak 5.Yapabileceğine güvenilmek.6.Sevilmeye layık olmak.
4.Birey tanıklık içinde var olur.Örneğin yasal sistem içinde delil ve tanık yoksa o dava düşer.
BABA OĞLUNA NE MESAJ VERDİ?( OLUMSUZA ÖRNEK)
1.Ait değilsin! 2.Umurumda değilsin! 3.Sende bir bozukluk var! 4.Değersizsin !5. Güvenilmezsin!
6.Emek ve zaman vermeye değersin!
BABA DOĞRU TANIKLIK YAPSAYDI OĞLUNA NE MESAJI VERİRDİ?
1.Birbirimize aitiz! 2.Benim için önemlisin! 3.Değerlisin! 4.Güvenilirsin !5.Emek ve zaman vermeye değersin!
ÖĞRETMENİN TANIKLIĞI
Öğretmen sınıfa girince iletişim başlar.İki çeşit öğretmenden söz edebiliriz.
1.YÜZ BASKIN ÖĞRETMEN SINIFA GİRİNCE
Böyle bir öğretmen sınıfa girince daha çok aşağıda belirtilen durumların etkisiyle öğrenciyle iletişim kurmaya çalışır.
1. Roller 2.Beklentiler 3.Normlar 4.Gelenekler 5.Görenekler 6.Kurallar
2.CAN BASKIN ÖĞRETMEN SINIFA GİRİNCE NELERE TANIKLIK YAPAR?
1.Ait olma birey olma dengesine 2.Önemsenme 3.Yargılamama-kabul etme 4.Değerli olma 5.Güven duygusu vermek.6.Emek ve zaman vermeye ,sevilmeye olduğunu hissettirmek.
MEB’DE YENİDEN YAPILANDIRMA
EMİN ZARARSIZ
2012-2013 eğitim ve öğretim yılında ortaokul 1. sınıfa kayıtları e-okul sistemi üzerinden merkezi olarak yapılacak. Yani eğitim bölgelerinde ilkokul ve ortaokul olarak belirlenen okullara kayıt sistemi sadece ilkokullara yeni kayıt olacak 1. sınıflar ile ortaokullarda 5. sınıf öğrencilerinin tamamı için e-okul sisteminden yapılacak.
Ancak 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında eğitim öğretime başlamış olan imam hatip ortaokulları varsa bu okullara devam etmek isteyen 5. sınıf öğrencilerinin kayıtları velileri tarafından bu okullara yapılacak. Dolayısıyla bu çocukların imam hatip ortaokullarına kayıtları yapıldığında e-okul sisteminden kaydının yapıldığı ortaokuldan kaydı düşülecek.
Eylül 2012 tarihi itibarıyla uygulanacak olan yeni eğitim sisteminde imam hatip ortaokullarının sadece 5. sınıflarına öğrencileri alınacak. İmam hatip ortaokullarında uygulanacak olan öğretim programlarının (Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı gibi) uygulanmasında bütünlüğün sağlanması için bu uygulama gerekli olacak. Bu nedenle ortaokulların (ilköğretim okullarının) ara sınıflarında okuyan öğrencilerin imam hatip ortaokullarına geçişi mümkün olmayacak.
Zararsız: 5. sınıf öğretmenlerini, şube sayısı artacak ilkokul 1'de değerlendireceğiz
“Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla öğretmen ihtiyacı yaşanacağı’’ tartışmalarına da yanıt veren Zararsız, kamuoyunda 5. sınıftaki sınıf öğretmenleri üzerinde sıklıkla durulduğunu söyledi. Zararsız, “Bu sene ilkokul birinci sınıfa başlayacak öğrenci sayısı çok ciddi artacağından şube sayımız artacak. Biz, 5. sınıftaki sınıf öğretmenlerini orada kullanacağız. Orada bir öğretmen açığı olacak diye bir şey söz konusu olamaz” dedi.
2012-2013 eğitim ve öğretim yılında ortaokul 1. sınıfa kayıtları e-okul sistemi üzerinden merkezi olarak yapılacak. Yani eğitim bölgelerinde ilkokul ve ortaokul olarak belirlenen okullara kayıt sistemi sadece ilkokullara yeni kayıt olacak 1. sınıflar ile ortaokullarda 5. sınıf öğrencilerinin tamamı için e-okul sisteminden yapılacak.
Ancak 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında eğitim öğretime başlamış olan imam hatip ortaokulları varsa bu okullara devam etmek isteyen 5. sınıf öğrencilerinin kayıtları velileri tarafından bu okullara yapılacak. Dolayısıyla bu çocukların imam hatip ortaokullarına kayıtları yapıldığında e-okul sisteminden kaydının yapıldığı ortaokuldan kaydı düşülecek.
Eylül 2012 tarihi itibarıyla uygulanacak olan yeni eğitim sisteminde imam hatip ortaokullarının sadece 5. sınıflarına öğrencileri alınacak. İmam hatip ortaokullarında uygulanacak olan öğretim programlarının (Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı gibi) uygulanmasında bütünlüğün sağlanması için bu uygulama gerekli olacak. Bu nedenle ortaokulların (ilköğretim okullarının) ara sınıflarında okuyan öğrencilerin imam hatip ortaokullarına geçişi mümkün olmayacak.
Zararsız: 5. sınıf öğretmenlerini, şube sayısı artacak ilkokul 1'de değerlendireceğiz
“Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla öğretmen ihtiyacı yaşanacağı’’ tartışmalarına da yanıt veren Zararsız, kamuoyunda 5. sınıftaki sınıf öğretmenleri üzerinde sıklıkla durulduğunu söyledi. Zararsız, “Bu sene ilkokul birinci sınıfa başlayacak öğrenci sayısı çok ciddi artacağından şube sayımız artacak. Biz, 5. sınıftaki sınıf öğretmenlerini orada kullanacağız. Orada bir öğretmen açığı olacak diye bir şey söz konusu olamaz” dedi.
Mevcut sistem içerisinde norm fazlası öğretmenlerimiz var
onların değerlendirilmesi gerekecek. Bazı derslerin örneğin Kur’an-ı Kerim
dersi gibi, bu derslere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine giren
öğretmenlerimiz var, İmam Hatip Liselerinde meslek liselerine giren
öğretmenlerimiz var, onların bu dersi verme imkanını kullanacağız.”
Özellikle matematik ders başarı oranı yüksek olan Singapur,Kanada,Finlandiya gibi ülkelerin her alanda gelişmişlik sağladığını ve bu anlamda gelişmişlik düzeyini etkilediğini belirtti.
Okullarda yönetim yapısında farklılaşma meydana geldi buna göre 1.İlkokul 2.Ortaokul 3.Lise 4. İlkokul+Ortaokul 5. Ortaokul+Lise
Toplam ders saatlerine baktığımızda Dünya ülkelerinin gerisindeyiz.Bu ortalamanın ilköğretimin ilk yıllarında kısmi olarak yüksek ancak ilerleyen sınıflarda ders ortalamalarının çok alt olduğunu belirtti.
Ders saatlerininde de Dünya ülkelerinin gerisinde olduğumuz belirtildi.Bir tek Türkçe ders saatinin ortalamanın altında olmadığı belirtildi.
Özellikle matematik ders başarı oranı yüksek olan Singapur,Kanada,Finlandiya gibi ülkelerin her alanda gelişmişlik sağladığını ve bu anlamda gelişmişlik düzeyini etkilediğini belirtti.
Okullarda yönetim yapısında farklılaşma meydana geldi buna göre 1.İlkokul 2.Ortaokul 3.Lise 4. İlkokul+Ortaokul 5. Ortaokul+Lise
Toplam ders saatlerine baktığımızda Dünya ülkelerinin gerisindeyiz.Bu ortalamanın ilköğretimin ilk yıllarında kısmi olarak yüksek ancak ilerleyen sınıflarda ders ortalamalarının çok alt olduğunu belirtti.
Ders saatlerininde de Dünya ülkelerinin gerisinde olduğumuz belirtildi.Bir tek Türkçe ders saatinin ortalamanın altında olmadığı belirtildi.
Her Öğrenci Aynı
Biçimde mi Öğrenir?: Çoklu Zeka, Öğrenme Stratejileri ve Sitilleri
Doç. Dr. Nurdan KALAYCI
Sınıf öğretmenlerimize verilen seminerde, ülkemizdeki sınav
sisteminin çocukların beceri gelişimine olumsuz etkilerine değinen Doc. Dr.
Kalaycı, inovatif ve çok yönlü bireyler yetiştirmede yaratıcılığın önemine
değinmiştir.
İnovasyonun Tanımı
Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerimizin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Bu değiştirme ve yenileme işlemi "inovasyon" olarak adlandırılır.
İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsar. Yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirme, yeni düşüncelerden doğar. İnovasyon sürekliliği olan bir faaliyettir. Bu nedenle, ortaya atılan, geliştirilerek işler hale getirilen ve sonuçta firmaya rekabet gücü kazandıracak şekilde pazarlanan bu fikirlerin ve sonuçlarının tekrar tekrar değerlendirilmesi ve yeni getiriler için yaygınlaştırılarak kulanılması gerekir. Bu sayede doğacak yeni fikirlerse yeni inovasyon faaliyetlerini doğurur.
Doç.Dr.Nurdan KALAYCI sunumunda; yaratıcı düşünmenin derslere nasıl entegre edilmesi gerektiğini, bunu başarmanın zor ama bir o kadar da özveri ile çalışmakla olabileceğini, öğretim programlarında yaratıcı düşünmenin çok önemli olduğunu, sınıflarda neler yapılabileceğini, öğretim ortamlarının durumunun önemli olduğunu, kalabalık ortamlarda, özellikle kalabalık sınıflarda bu başarıyı nasıl sağlayabileceklerini, herkesin, çok ama çok çalıştığını, fakat sonucun bu çalışmalara orantılı olarak yansımadığını ve bunun nedeninin neler olabileceğini, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu örneklem yoluyla anlatmıştır.
Eğitim programımız sarmal yapıda olup her ders, konu ve kazanım birbiri ile ilişkilendirilmektedir. Konular arası geçişlerde tekrarlar ve hatırlatmalar okulumuzda geliştirilen materyallerle yapılarak öğrenme yaşantıları kalıcı olmaktadır. Küçük adımlarla ilerleme, öğrencinin etkin katılımını sağlama, bireysel hıza hitap etme, somuttan soyuta konuları yapılandırma, basitten karmaşığa içerik düzenleme, kolaydan zora ve bilinenden bilinmeyene doğru işleniş ilkeleri eğitim programımızın temelinde yer almaktadır.
Bütüncül eğitim programımız içerisinde sanata, spora ve bilime eşit oranlarda yer verilmeye çalışılmıştır. Yaparak yaşayarak öğrenme anlayışına dayalı olarak derslerimiz öğrenme stillerine hitap edecek kampus alanlarında dersin gerektirdiği mekânlarda (tarım alanları, hayvan çiftliği, laboratuvarlar, atölyeler, müzeler, sosyal ve kültürel alanlar, parklar, bahçeler vb.) yapılır.
İnovasyonun Tanımı
Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerimizin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Bu değiştirme ve yenileme işlemi "inovasyon" olarak adlandırılır.
İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen tüm süreçleri kapsar. Yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirme, yeni düşüncelerden doğar. İnovasyon sürekliliği olan bir faaliyettir. Bu nedenle, ortaya atılan, geliştirilerek işler hale getirilen ve sonuçta firmaya rekabet gücü kazandıracak şekilde pazarlanan bu fikirlerin ve sonuçlarının tekrar tekrar değerlendirilmesi ve yeni getiriler için yaygınlaştırılarak kulanılması gerekir. Bu sayede doğacak yeni fikirlerse yeni inovasyon faaliyetlerini doğurur.
Doç.Dr.Nurdan KALAYCI sunumunda; yaratıcı düşünmenin derslere nasıl entegre edilmesi gerektiğini, bunu başarmanın zor ama bir o kadar da özveri ile çalışmakla olabileceğini, öğretim programlarında yaratıcı düşünmenin çok önemli olduğunu, sınıflarda neler yapılabileceğini, öğretim ortamlarının durumunun önemli olduğunu, kalabalık ortamlarda, özellikle kalabalık sınıflarda bu başarıyı nasıl sağlayabileceklerini, herkesin, çok ama çok çalıştığını, fakat sonucun bu çalışmalara orantılı olarak yansımadığını ve bunun nedeninin neler olabileceğini, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu örneklem yoluyla anlatmıştır.
Eğitim programımız sarmal yapıda olup her ders, konu ve kazanım birbiri ile ilişkilendirilmektedir. Konular arası geçişlerde tekrarlar ve hatırlatmalar okulumuzda geliştirilen materyallerle yapılarak öğrenme yaşantıları kalıcı olmaktadır. Küçük adımlarla ilerleme, öğrencinin etkin katılımını sağlama, bireysel hıza hitap etme, somuttan soyuta konuları yapılandırma, basitten karmaşığa içerik düzenleme, kolaydan zora ve bilinenden bilinmeyene doğru işleniş ilkeleri eğitim programımızın temelinde yer almaktadır.
Bütüncül eğitim programımız içerisinde sanata, spora ve bilime eşit oranlarda yer verilmeye çalışılmıştır. Yaparak yaşayarak öğrenme anlayışına dayalı olarak derslerimiz öğrenme stillerine hitap edecek kampus alanlarında dersin gerektirdiği mekânlarda (tarım alanları, hayvan çiftliği, laboratuvarlar, atölyeler, müzeler, sosyal ve kültürel alanlar, parklar, bahçeler vb.) yapılır.
EĞİTİMDE
İLETİŞİM
YRD.DOÇ.DR. OKTAY AYDIN
Davranışlarımızın arka planında felsefe ,inanç ,ideoloji gibi faktörler etkileyici olarak bulunan belirleyicilerdir. İletişim bir yanıyla keyif veren büyük bir mutluluk, öbür yanıyla da oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Bu süreci belirleyen dinamik de ego tarafından belirlenir.
Davranışlarımızın arka planında felsefe ,inanç ,ideoloji gibi faktörler etkileyici olarak bulunan belirleyicilerdir. İletişim bir yanıyla keyif veren büyük bir mutluluk, öbür yanıyla da oldukça zorlayıcı bir süreçtir. Bu süreci belirleyen dinamik de ego tarafından belirlenir.
İletişimi en
geniş anlamda, “insanın evrenle buluşması ve yaşadığı evrenin bir parçası
olabilmesi” olarak tanımlamak mümkündür
İletişimde
aslolan ötekine bir şey katmaktan daha çok kendine bir şey katmaktır.
İletişimin merkezinde iki çeşit iletişim vardır.Bunlar:
1.Egoyu merkeze alan iletişim
2.Konuyu merkeze alan iletişim
İletişimin merkezinde iki çeşit iletişim vardır.Bunlar:
1.Egoyu merkeze alan iletişim
2.Konuyu merkeze alan iletişim
Egoyu merkeze alan tepkiler ve ilişkiler şunlardır:
1.Bulduğunu ve bildiğini düşünme.
2.Gerçeğin sadece kendi bildiği şey olduğunu sanma.
3.Dikte etmeye çalışma.
4.İkna etmeye çalışma.
5.Haklılık mücadelesi verme.
6. Sahip olmaya çalışma.
7.Daha iyi olmaya çalışma.
8.Farklı olmaya çalışma.
9.Sürekli aktif olmaya çalışma.
10.’’Bir şey’’ olmaya çalışma.
11.Rekabet etme,sürekli birilerini geçmeye yenmeye çalışma.
12.Sık sık ne kadar önemli işler yaptığını anlatma.
13.Gayret içinde olma.
14.Alçak gönüllü olmaya çalışma.
15.Sürekli pazarlama ilişkileri kurmak.
16.Menfaatini hesap ederek davranma.
17.Sık sık kötü hissetme ve hissettirme.
KONUYU MERKEZE ALAN TEPKİLER VE İLİŞKİLER
1.Anlama çabası içinde olma.
2.Aramak, arayış içinde olma.
3.Gerçeği kavramaya odaklanma.
4.Öğrenmeye çalışma.
5.Bilgi ve görüş paylaşımında bulunma.
6.Paylaşma.
7.Sükunet ve huzur içinde olma.
8.Doğal pozitif olma.
9.Gülümseme.
10.İyi hissetme ve hissettirme.
11.Değer yaratan yargılar oluşturma.
1.Bulduğunu ve bildiğini düşünme.
2.Gerçeğin sadece kendi bildiği şey olduğunu sanma.
3.Dikte etmeye çalışma.
4.İkna etmeye çalışma.
5.Haklılık mücadelesi verme.
6. Sahip olmaya çalışma.
7.Daha iyi olmaya çalışma.
8.Farklı olmaya çalışma.
9.Sürekli aktif olmaya çalışma.
10.’’Bir şey’’ olmaya çalışma.
11.Rekabet etme,sürekli birilerini geçmeye yenmeye çalışma.
12.Sık sık ne kadar önemli işler yaptığını anlatma.
13.Gayret içinde olma.
14.Alçak gönüllü olmaya çalışma.
15.Sürekli pazarlama ilişkileri kurmak.
16.Menfaatini hesap ederek davranma.
17.Sık sık kötü hissetme ve hissettirme.
KONUYU MERKEZE ALAN TEPKİLER VE İLİŞKİLER
1.Anlama çabası içinde olma.
2.Aramak, arayış içinde olma.
3.Gerçeği kavramaya odaklanma.
4.Öğrenmeye çalışma.
5.Bilgi ve görüş paylaşımında bulunma.
6.Paylaşma.
7.Sükunet ve huzur içinde olma.
8.Doğal pozitif olma.
9.Gülümseme.
10.İyi hissetme ve hissettirme.
11.Değer yaratan yargılar oluşturma.
Yapılandırmacı Öğretimde Ölçme ve Değerlendirme Uygulamaları
Yrd. Doç
Dr.Ömer KUTLU
Eğitim süreci dört temel öğeden meydana gelmektedir. Birincisi, eğitimde geliştirilmesi amaçlanan bazı davranışların bulunması; ikincisi, bu amaçla bir dizi eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi; üçüncüsü, bireylerin yeni davranışlar kazanmalarının sağlanması ve dördüncüsü, bu davranışların beklenen düzeyde kazanılıp kazanılmadığının denetlenmesidir. Her sistemde gözlendiği gibi, sistemler bazen istedikleri çıktıları elde edemezler. Bu durumun nedeni, sistemin girdilerine ve sürecine dışarıdan etkide bulunan karıştırıcı etkenler olabileceği gibi, girdilerdeki eksiklikler ya da yetersizlikler ve bunların süreçte meydana getirdiği aksaklıklar da olabilir.
Ölçme işlemi sonunda nesnelerin, olayların, durumların belli bir nitel ve nicel özelliğe sahip oluş dereceleri belirlenmeye çalışılır. Ölçme sonucunda elde edilen değerlere ölçüm denir.
Öğretim amaçlarından bir tanesi de öğrencinin bilgi ve becerilerinin yeteneğe dönüştürülmesidir. Öğrencinin dört önemli işi başarması beklenir.Bunlar:
1.Ürün oluşturma( Araştırma raporu)
Eğitim süreci dört temel öğeden meydana gelmektedir. Birincisi, eğitimde geliştirilmesi amaçlanan bazı davranışların bulunması; ikincisi, bu amaçla bir dizi eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi; üçüncüsü, bireylerin yeni davranışlar kazanmalarının sağlanması ve dördüncüsü, bu davranışların beklenen düzeyde kazanılıp kazanılmadığının denetlenmesidir. Her sistemde gözlendiği gibi, sistemler bazen istedikleri çıktıları elde edemezler. Bu durumun nedeni, sistemin girdilerine ve sürecine dışarıdan etkide bulunan karıştırıcı etkenler olabileceği gibi, girdilerdeki eksiklikler ya da yetersizlikler ve bunların süreçte meydana getirdiği aksaklıklar da olabilir.
Ölçme işlemi sonunda nesnelerin, olayların, durumların belli bir nitel ve nicel özelliğe sahip oluş dereceleri belirlenmeye çalışılır. Ölçme sonucunda elde edilen değerlere ölçüm denir.
Öğretim amaçlarından bir tanesi de öğrencinin bilgi ve becerilerinin yeteneğe dönüştürülmesidir. Öğrencinin dört önemli işi başarması beklenir.Bunlar:
1.Ürün oluşturma( Araştırma raporu)
2.Bilişsel yeterlilik kullanımı
3. Biliş ötesi yeterlilik yeterlilik sergileme
4.Sosyal yeterlilik sergileme
Problem çözme
1.Problemi fark etme.2.Sonuç çıkarma 3.Problem tanımlama 4.Sonucu test etme.5.Veri toplama 6.Hipotez oluşturma 7. Problem çözüm yolu bulma.
Öğretim sürecinde, bu sürece katılan bireylerin istenen davranışları kazanıp kazanmadıklarını anlamak için çeşitli gözlemler yapılır ve bu gözlemler için çeşitli ölçme araçlarından yararlanılır. Öğretime katılan bireylerin, bu ölçme araçlarında bulunan uyarıcılara (sorulara) verdikleri yanıtlara bakılarak onların istenen davranışları kazanıp kazanmadıkları saptanmaya çalışılır. Bireylerin, davranışları kazanıp kazanmadıkları konusunda doğru sonuçlara ulaşabilmek ve bu konuda isabetli kararlar verebilmek, ölçmede kullanılacak ölçme araçlarının (ölçek) güvenilir, geçerli ve kullanışlı olmasına bağlıdır.
YAŞAM ALANI OLARAK
OKUL
YRD.DOÇ.DR. ÖZGE HACIFAZLIOĞLU
Öğretmenin profesyonel gelişiminde önemli olan kavramlar üzerinde durdu.
a) Ayna b)Denge
YRD.DOÇ.DR. ÖZGE HACIFAZLIOĞLU
Öğretmenin profesyonel gelişiminde önemli olan kavramlar üzerinde durdu.
a) Ayna b)Denge
Yansıtıcı düşünme kavramı üzerinde duruldu.
Yansıtıcı düşünmeyi geliştirici yaklaşımlar ile öğretmen; öğrencinin öğrenme gereksinimine, ilgilerine, yeteneklerine ve tutumlarına ilişkin bilgi edinebilir, öğrencinin kendi hedeflerini belirlemesini sağlayabilir, öğrenciye uygun öğrenme materyalleri sunabilir ve öğrenciyi öğrenme sürecinin karar alma boyutuna katarak kendine güven duymasını sağlayabilir. Buna göre yansıtıcı düşünme, bireyin öğretme ya da öğrenme yöntemi ve düzeyine ilişkin olumsuz ve olumlu durumları ortaya çıkarmasını ve sorunları çözmeye yönelik düşünmesini gerektirir.
Öğrenme etkinliklerine ilişkin olarak, öğrenciler, genellikle “grup araştırmasının etkisiz olduğu”,“arkadaşlarıyla işbirliğine dayalı çalışamadıkları”, “grup sunularının anlaşılmadığı”,
“bu yöntemin etkisiz olduğu”, yönünde yansıtmalarda bulunmuşlardır. Ayrıca grup araştırması
dışında kalan stratejilerle konuyu daha iyi anladıkları, bu stratejilerin öğrenilenlerin kalıcılığını
sağladığı yönünde görüş belirtmişlerdir. Diğer bir önemli bir bulgu ise bazı öğrencilerin
geleneksel sistemde olduğu gibi ders sırasında not almak ya da öğretim elemanının vereceği
notlardan çalışmak istemeleridir. Bu bulgulara göre öğrencilerin daha önceki eğitim kademelerinde,
geleneksel anlamda öğrencilere hazır bilginin sunulmasından ve öğrencilere birlikte çalışma
olanağı sunulmamasından kaynaklanabilir. Ancak öğrencilere bu olanağı sunabilecek
işbirliğine dayalı öğrenme yöntemi, sınıftaki tüm öğrencileri öğrenme surecine katan bir yöntemdir.
Bu nedenle çocukların grup içinde sosyalleşmesi, onlara işbirliği becerilerinin
öğretilmesi ve öğrencilerin akademik başarılarının artırılması için, öğrenme öğretme surecinde kullanılmalıdır.
Uygulama zamanına göre yansıtma çeşitleri şunlardır:
1)Eylem süresinde yansıtma çeşitleri
2) Eylem sonrasında yansıtma çeşitleri
Yansıtmayı güçlendiren strateji ve teknikler
1)Meslektaş gözlemi 2)Profesyonel sohbetler 3)Mentorluk 4)Günlük 5)Video kaydı
6)Deneyim paylaşım toplantıları
3.MENTORLUK
1.Bilge 2.Koç 3.Rehber danışman 4.Guru öğretmen gibi anlamları olan bir kavramdır.
Türk eğitim tarihinde mentorluk 1.Lala 2.Baş öğretmen kavramlarıyla açıklanmaktadır.
Mentor olmak bahçe sahibi olmaya benzer.
Mentor ve desteklenen kişinin iletişim ağı
Yansıtıcı düşünmeyi geliştirici yaklaşımlar ile öğretmen; öğrencinin öğrenme gereksinimine, ilgilerine, yeteneklerine ve tutumlarına ilişkin bilgi edinebilir, öğrencinin kendi hedeflerini belirlemesini sağlayabilir, öğrenciye uygun öğrenme materyalleri sunabilir ve öğrenciyi öğrenme sürecinin karar alma boyutuna katarak kendine güven duymasını sağlayabilir. Buna göre yansıtıcı düşünme, bireyin öğretme ya da öğrenme yöntemi ve düzeyine ilişkin olumsuz ve olumlu durumları ortaya çıkarmasını ve sorunları çözmeye yönelik düşünmesini gerektirir.
Öğrenme etkinliklerine ilişkin olarak, öğrenciler, genellikle “grup araştırmasının etkisiz olduğu”,“arkadaşlarıyla işbirliğine dayalı çalışamadıkları”, “grup sunularının anlaşılmadığı”,
“bu yöntemin etkisiz olduğu”, yönünde yansıtmalarda bulunmuşlardır. Ayrıca grup araştırması
dışında kalan stratejilerle konuyu daha iyi anladıkları, bu stratejilerin öğrenilenlerin kalıcılığını
sağladığı yönünde görüş belirtmişlerdir. Diğer bir önemli bir bulgu ise bazı öğrencilerin
geleneksel sistemde olduğu gibi ders sırasında not almak ya da öğretim elemanının vereceği
notlardan çalışmak istemeleridir. Bu bulgulara göre öğrencilerin daha önceki eğitim kademelerinde,
geleneksel anlamda öğrencilere hazır bilginin sunulmasından ve öğrencilere birlikte çalışma
olanağı sunulmamasından kaynaklanabilir. Ancak öğrencilere bu olanağı sunabilecek
işbirliğine dayalı öğrenme yöntemi, sınıftaki tüm öğrencileri öğrenme surecine katan bir yöntemdir.
Bu nedenle çocukların grup içinde sosyalleşmesi, onlara işbirliği becerilerinin
öğretilmesi ve öğrencilerin akademik başarılarının artırılması için, öğrenme öğretme surecinde kullanılmalıdır.
Uygulama zamanına göre yansıtma çeşitleri şunlardır:
1)Eylem süresinde yansıtma çeşitleri
2) Eylem sonrasında yansıtma çeşitleri
Yansıtmayı güçlendiren strateji ve teknikler
1)Meslektaş gözlemi 2)Profesyonel sohbetler 3)Mentorluk 4)Günlük 5)Video kaydı
6)Deneyim paylaşım toplantıları
3.MENTORLUK
1.Bilge 2.Koç 3.Rehber danışman 4.Guru öğretmen gibi anlamları olan bir kavramdır.
Türk eğitim tarihinde mentorluk 1.Lala 2.Baş öğretmen kavramlarıyla açıklanmaktadır.
Mentor olmak bahçe sahibi olmaya benzer.
Mentor ve desteklenen kişinin iletişim ağı
OKULDA VE
SINIFTA BEDEN DİLİ
PROF.DR. ZİYA SELÇUK
Sözel olmayan davranışlar üzerinde duruldu. Sözel olmayan davranışlar
1.Dil Ötesi ses özellikleri: Sözlü iletişimler “dil ve dil-ötesi” olmak üzere 2 alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını hatta mektuplaşmalarını “dille iletişim” kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; sesin tonu ve sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise, “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda, birbirlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir.
2.Ekstra Dil: a)Beden Dili b)Nesne dili c)Çevresel dil
Genellikle sözsüz iletişim, sözlü iletişimlerden daha güvenilir bir kaynak oluşturur. Bazı durumlarda insanlar söylemek istediklerinden değişik sözler söylerler, başka bir deyişle, gerçek duygu ve düşüncelerini dile getirmezler ya da getiremezler. İnsanın sözüyle özünün bir olmaması bazen istendik bir yalandan bazen ortam ve koşullardan kaynaklanır. Bu bakımdan, sözsüz iletiler, sözel iletilerden daha güvenilirdirler. Bu nedenle, genelde hepimiz, söylenenlerin gerçekliğini yargılamak için bu türden iletilere daima bilinçli olmasa da dikkat ederiz. Sezgilerimiz ve deneyimlerimiz bir suskunluğun, bir bakış atışın ya da bakışları kaçırışın bize sözler kadar çoğu kez onlardan daha güvenilir iletiler sunduklarını öğretmiştir. Genellikle hepimiz sözsüz iletişim biçimlerini, sözlerimizi destekleyecek ve pekiştirecek şekilde kullanmaya çalışırız.
Sözsüz iletişim biçimleri, konuşma ve yazı diline göre daha evrensel sayılırlar. Bununla birlikte, anlamları açısından benzerlikleri bulunsa da hepsi kültüre göredir. Başka bir deyişle, her toplumun kültüründe sözsüz iletişim öğeleri dağarcığı ve bu dağarcığını kullanım biçimi kendine özgüdür. Örneğin, gülme davranışı insanın sevgisini, bir şeyin komik bulunmasını yansıtma açısından evrensel bir davranış olmakla birlikte, kimin nerede ve nasıl güleceği kültürel olarak belirlenir. “Çok gülenin çok ağladığına” inanılan bizim gibi kültürlerde açıkça ve içten kahkaha atmak yakışık olmayan bir davranıştır; az ve elle saklayarak gülme en doğrusu sayılır. Kültür düzeyi arttıkça beden dili daha az kullanılr. Doğu ülkelerinde beden dili daha iyi okunur.
İyi çalışmalar
Sözel olmayan davranışlar üzerinde duruldu. Sözel olmayan davranışlar
1.Dil Ötesi ses özellikleri: Sözlü iletişimler “dil ve dil-ötesi” olmak üzere 2 alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını hatta mektuplaşmalarını “dille iletişim” kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; sesin tonu ve sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise, “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda, birbirlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir.
2.Ekstra Dil: a)Beden Dili b)Nesne dili c)Çevresel dil
Genellikle sözsüz iletişim, sözlü iletişimlerden daha güvenilir bir kaynak oluşturur. Bazı durumlarda insanlar söylemek istediklerinden değişik sözler söylerler, başka bir deyişle, gerçek duygu ve düşüncelerini dile getirmezler ya da getiremezler. İnsanın sözüyle özünün bir olmaması bazen istendik bir yalandan bazen ortam ve koşullardan kaynaklanır. Bu bakımdan, sözsüz iletiler, sözel iletilerden daha güvenilirdirler. Bu nedenle, genelde hepimiz, söylenenlerin gerçekliğini yargılamak için bu türden iletilere daima bilinçli olmasa da dikkat ederiz. Sezgilerimiz ve deneyimlerimiz bir suskunluğun, bir bakış atışın ya da bakışları kaçırışın bize sözler kadar çoğu kez onlardan daha güvenilir iletiler sunduklarını öğretmiştir. Genellikle hepimiz sözsüz iletişim biçimlerini, sözlerimizi destekleyecek ve pekiştirecek şekilde kullanmaya çalışırız.
Sözsüz iletişim biçimleri, konuşma ve yazı diline göre daha evrensel sayılırlar. Bununla birlikte, anlamları açısından benzerlikleri bulunsa da hepsi kültüre göredir. Başka bir deyişle, her toplumun kültüründe sözsüz iletişim öğeleri dağarcığı ve bu dağarcığını kullanım biçimi kendine özgüdür. Örneğin, gülme davranışı insanın sevgisini, bir şeyin komik bulunmasını yansıtma açısından evrensel bir davranış olmakla birlikte, kimin nerede ve nasıl güleceği kültürel olarak belirlenir. “Çok gülenin çok ağladığına” inanılan bizim gibi kültürlerde açıkça ve içten kahkaha atmak yakışık olmayan bir davranıştır; az ve elle saklayarak gülme en doğrusu sayılır. Kültür düzeyi arttıkça beden dili daha az kullanılr. Doğu ülkelerinde beden dili daha iyi okunur.
İyi çalışmalar
0 yorum:
Yorum Gönder