TÜRK DİLİ VE KOMPOZİSYON-1 DERSİ
KİTABIN ADI
|
DAĞA ÇIKAN KURT
|
KİTABIN YAZARI
|
HALİDE EDİP ADIVAR
|
YAYIN EVİ VE ADRESİ
|
REMZİ KİTABEVİ
|
BASIM YILI
|
1984
|
1.Kİtabın Konusu:
Dağa
Çıkan Kurt adlı eserde Türkün yeniden doğuşu olarak görülen Kurtuluş savaşı
yıllarında başımızdan geçen olayların bazıları Halide Edip tarafından kaleme
alınmış, binbir zorlukla ve mücadele ile yeniden kurunlan bu anavatanın
anlatılan Türk büyükleri dışında kalan ama asla birey olarak kahramanlıkları
anılmayan kişilerden bahsedilmiştir..
2.Kİtap özetİ:
Dağa
Çıkan Kurt adlı hikaye bir masal havasında ama Birinci Dünya Savaşında Türk
milletinin yaşadığı olaylardan bahsedercesine anlatılır. Bir gün Ormanda tüm
hayvanlar derin öfke ve homurtularla toplanırlar. Aslanların kükremeleri,
kaplanların ışıldayan gözlerle her an bir şeyin üzerine atlayacakmışcasına
tavırları, ayıların iniltileri, çakalların uluyuşları ortalığı kaplar, kurtlar
da bu sırada inlerinden fırlarlar ve büyük bir kavga kopar. Tırnakları ve
gagalarıyla yüzyıllık kartallar,kara ormanın parçaladıkları kuşlarından kan ve
kanat parçalarını ortalığa yağdırırlar. Isıran, parçalayan, koparan, kemiren,
pençeleyen hayvalar her yeri kan ırmakları ve hayvan parçaları haline
getirirler. Ortada ne sağlam bir in ne de durgun bir pınar kalır.
Uzun
bir süreden sonra hayvanlar tekrar ırmak kenarında toplanırlar. Hepsinin bir
yanı sakatlanmış, acılarını birbirinden çıkarmak istercesine homurdanırlar.
Ormandaki düzen tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrası geriye kalan Avrupa gibi
tamamen bozulmuştur. En büyük hayvan olan fil, Amerika’ nın da savaştan sonra
yaptığı gibi artık hayvan dünyasında savaşın, hilenin, bir bir avlamanın
yapılmayacağını anlatır. Küçük hayvanlar, büyük olanlar tarafından ne haraca
kesilecek ne de besinleri alınacaktır. Fil öyle etkileyeci ve güçlü bir sesle
bağırır ki bundan tüm hayvanlar etkilenir.
Kaplanlar
ve yılanlar artık ceylanlara bakmaz olurlar, ot yiyenler pempe hülyalara dalıp
giderek kaygıyla düşünürler. Her büyük hayvanın arkasında bir küçük hayvan
saklanmış durur. Ortalık bir savaş sonrası
sessizliğine bürünür. En son olarak çalıların arkasında duran köpekler,
ingilizlerin Avrupa ülkerini üzerimize kışkırtması gibi birden bire ortalığı
ayağa kaldırırlar. Bu uysallığın ve sessizliğin tek bir cins hayvanın yemlik ve
av diye feda etmekle sağlanacağını düşünürler. Sonunda ormanda hepbirden daima
korku gölgesi gibi dolaşan bir hayal hepsinin gözü önüne belirir ve haykırırlar
:
-Kurtlar,Kurtlar
…
1914 ‘te bütün Avrupa
ülkelerinin toplanıp yüzyıllardır baş edemedikleri, içlerinde onlar için hep
korku olarak kalan, şavaşta yıkamayıp ancak masa başında yıkmayı
başarabildikeleri Türk milletini bir av, sömürülecek bir yem olarak seçerler.
Bu
olayın ormandaki hayvanların işine gelmesi kurtları çaresiz ve yanlız bırakır.
Bunun üzerine bize ve soyumuza kurtlara, yani Türklere, hayat boyu hüküm
giydirirler. Alınan karar aşamasında kurtların inleri çiğnenir, kurt yavruları
çalınır, dişileri parçalanır, erkek kurtlar avlanır. Köstebekler bağırışarak
etleri yağma,inleri yerle bir ederler. Herkes tuzak, tırnak, pençe kısacası
herşeyle kurt soyuna saldırır. Bu eşi görülmemiş bozgun ve yıkım karşısında
inlerinden, ormanından, av ve tuzak yerlerinden yaralı, bahtsız bir şekilde
çıkarılan kurtlar, soyun öc adını ulumak için dağlara çıkarlar.
Benzeri Birinci Dünya Savaşı
sonrası olduğu gibi tüm İtilaf Devletleri savaştan sonra bi çare kalkmış Türk
milletinin topraklarına saldırırlar. Birer birer ülkeler tarafından ele
geçirilen topraklar yağmalanır, yakılır, yıkılır, Türk erkekleri tek tek
öldürülür, çocuklar kaçırılır, kadınlarımız kötü davranışlara mağruz kalır. Bi
fiil işgal edilen topraklarımızda yapacak her hangi bir şeyi kalmayan
milletimiz tekrar birlik olup vatan topraklarını ele geçirmek için dağlarda
Kuvayi Milliye adında toplanır. Ta ki Türk milletine eski refah ve barış dolu
yılları getirene kadar ordan inmemeye and içerler.
Bundan sonra dağlardan, sarı
ay ve sarı ateş gözlerden, siyah servi duvarının arkasından, boş ufuklardan,
korkunç bir uluma bütün ormandaki kurtların uluması ile her yere bir anda korku
salarak yayılır. İşte bu Türk’ ün sesidir.
3.Kİtabın Ana Fİkrİ:
Türk
milletinin bağımsızlık savaşında küçüğünden büyüğüne, kadınından erkeğine,
gencinden yaşlısına kadar herkes elinden gelen tüm gayreti göstermiş, ama asla
birey olarak övünülmemiş, bu Türk milletinin kendi başarısı, bir bütün halinde
elde ettiği başarı olarak kabul edilmiştir.
4.Kİtaptakİ olayların ve şahısların değerlendİrİlmesİ:
Olaylar
Halide Edip Adıvar’ın yaşadığı dönem içerisinde yani Kurtuluş Savaşı yıllarında
geçmektedir. Bunlar Halide Edip’in ağzından sanki karşıdakilerle o sırada
konuşurmuşcasına anlatılmaktadır. Bazıları kendi yaşadığı, bazıları ise hiç bu
güne kadar gün yüzüne bir kahramanlık örneği olarak çıkarılmayan cesur Türk
milletinin bazı bireylerinin hikayeler dizisidir.
Halide
Edip Adıvar’ın bu eseri hikayelerden meydana geldiği için birden çok bölümün
birden çok şahsı vardır. Ben kendi anlattığım Dağa Çıkan Kurt adlı hikayenin
kahramanları olan hayvanların şu an yaşadığımız dünyaya yansıyan kişiliklerini
tahlil edecegim.
Fil : Bilindiği gibi fil, ormanda yaşayan en
büyük ve güçlü hayvan olarak kabul edilmektedir, belli bir otoritesi vardır.
Tıpkı Amerika’nın dünyada kabul ettirdiği büyüklüğü ve gücü gibi. Bütün
hayvanlar onun söylediklerinden etkilenmekte ve ister istemez o doğrultuda
hareket etmektedirler diğer dünya ülkelerinin yaptığı gibi.
Çakal : Hayvanlar aleminde sinsi olarak tanınan
çakal bu hikayede de karşımıza İngiltere rolünde çıkmıştır. Yıllardır ülkemiz
üzerindeki misyonerlik ve propoganda çalışmalarını devam ettirmesi gibi çakalda
hayvanları proveke edip onları kurtlara karşı kışkırmaktadır.
Kurt : Ormanda süregelen bir yaşantının içinde
her hayvanın korkulu rüyası olarak tanınan kurt, ceraseti, yırtıcılığı ve
soyuna değer vermesi açısından türklere benzetilmiştir.
5.Kİtap hakkında şahsİ
görüşler:
Eser,
Halide Edip'in Milli Mücadele'yi ve sonrasını anlattığı hikayeleri ile Avrupa
seyahatlerine ait gözlemlerinden meydana gelmektedir... Bütün bu hikayeler,
anlatımındaki samimilik ve gözlemlerindeki realizmle sanki yaşanmış ya da
bizzat yaşayanlardan dinlenmiş gibidir. Bu hikayeler Kurtuluş mücadelesinin pek
bilinmeyen insani boyutuna eğilmektedir. Hiçbir zaman Kurtuluş savaşında
bireycilik ön planda değildir, ki bu yüzden birey bakımından bir kahraman yoktur
veya sayısı çok azdı. Ama Dağa Çıkan Kurt adlı bu kitapta aslında her Türkün
bir kahraman olduğunu ve her kahramanlığında bağımsızlığımızı, topraklarımızı
kazanmamızda bir halkayı oluşturduğu anlatılmaktadır.
Halide Edip’in her kitabında vurğuladığı üzere
kadınlar yine ön planda tutulmuştur. Tabiki kimse Kurtuluş Savaşı yıllarında
Türk kadının yerini ve sağladığı faydaları inkar edemez. İşte bu kitapta da bu
konuda, yani Türk kadınının başarısından fazlasıyla bahsedilmiştir.
Atatürkçü
aydın olan Halide Edip’in görüşlerini aktaran bu hikayelerde, savaş sırasındaki
sınıfsal ayrılıkları gerektiği kadar yansıtmaktadır.
Zor ve
çetin şartlar altında geçen yıllar hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek
isteyen herkesin bu kitabı okumasında fayda görüyorum. İnanmalısınız ki
okuduğunuzda kendinizden de bir şeyler bulacak, tüyleriniz Türklerin verdiği
asil kan ile dikilecektir.
6.Kİtabın yazarı hakkında kısa bİlgİ:
Halide Edip Adıvar'ın Hayatına Ulaşmak İçin TıklayınızTüm Kitap Özetlerine Ulaşmak İçin Tıklayınız
0 yorum:
Yorum Gönder