Osmanlı Dönemi Sikkeleri
Nadir Osmanlı
Sikke, Nişan ve Madalyalar
OSMANLI DÖNEMİ
SİKKELERİ
Osmanlı sikkelerde
uzun dua cümleleri yer almaz. Sultanın ve babasının adı, darphanenin adı ve
darp tarihi rakamla yazılmış olarak bir de "hullide mülkehu" (mülkü
devamlı olsun),"azze nasrehu" (yardımı aziz olsun) gibi kısa dua (temenni)
yazılır.
Osmanlılar'ın 14.
yüzyılda Anadolu'da ve Avrupa'da yaptıkları başarılı akınları ve kazandıkları
toprakları gören diğer beyliklerden akıncıların da katılmasıyla Osmanlı Beyliği
hızla büyüyordu. 14. yüzyılın sonunda I. Murad ve Yıldırım Bayezid'in yaptığı
akınlarla sınırlar Fırat'tan Tuna'ya kadar genişlemişti.
Çelebi Sultan Mehmed
ve II. Murad, saltanatları boyunca gerilemiş olan sınırları eski haline getirmeye
çabaladılar. Fatih Sultan Mehmed, hazırlanan bu ortamda hâlâ büyük bir imparatorluk
olan Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'i uzun ve zorlu bir
kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453'de aldı. Yerleşik belli bir yeri olmayan devlet
merkezini topraklarının doğal başşehri olan bu şehre taşıdı, adına da Kostantiniye
dendi.
Şehzade Cem Sultan'ın
Rodos Şövalyeleri tarafından rehin tutulmasına karşılık II. Bayezid Avrupa'daki
Osmanlı yayılmasına ara vermek zorunda kalmıştı. II. Bayezid'in Konstantiniye
dışında bir taşra darphanesi olan Serez'de altın sikke kestirdiğini görüyoruz.
Kanunî Sultan Süleyman
1520'de tahta oturduğunda Osmanlı'yı yükselen Şii değerlere karşı, Sünniliğin
önderliğini üstlenmiş ve Hint ticaret yollarını kontrol eder bulmuştu. Belgrad'ı
aldıktan sonra Avrupa'da güçlenen Habsburg Hanedanı ile arasında Budin'i alarak
tampon bölge oluşturdu. Osmanlı'nın Avrupa'da olmasını fırsat bilerek kıpırdanmaya
başlayan Safevîlere Bağdad'ı alarak ağır bir darbe daha vurdu. Türk kaptanı
Barbaros Hayreddin Paşa'nın kuzey Afrika'daki bağımsız beyliğini bağışlamasıyla,
Osmanlı Afrika'da ilk toprağına sahip oldu. Bu seferlerin sonunda Cezayir, Bağdad,
Zebid, San'a, Belgrad da Osmanlı darphaneleri arasına katıldı.
Osmanlı'yı 600
yıl boyunca bu kadar geniş topraklarda yaşatan bu hoşgörü politikasıdır.
İspanyol ve Portekizli
denizcilerin başarılı keşifleri sonunda Amerika'dan getirilen tonlarca gümüş
ve altının Avrupa pazarlarına girmesiyle Avrupa'da oluşan zenginliğe karşın,
Osmanlı'daki enflasyon neticesi akçenin değeri 1585-1640 arasında ardarda düşürüldü
ve darphaneler birer birer kapanmaya başladı. IV Murad zamanında akçeden daha
hafif "para" adıyla yeni bir sikke çıkarıldı. Artık sadece Kostantiniye
ve güney illerinde sikke kesiliyordu.
II. Mustafa'nın
tuğrayı gümüş ve bakırın yanında altınlarda da kullanmaya başladığını görüyoruz.
18. yüzyılda, Osmanlı'da
III. Ahmed'in barışçı siyaseti dikkati çeker. Karlofça ve Pasarofça antlaşmaları
ile genişleme siyaseti bırakılmıştı. Bu döneme, gelişen ince zevkin ve kültürel
gelişmelerin simgesi olarak "Lale Devri" dendi ve bu sembolik lale
motifi bitkisel süslemelerle birlikte bu devir sikkelerinin en belirgin özelliği
oldu. Ayrıca bu dönemde Venedik altınına eş değerde Cedid Zer-i İstanbul altını
da basıldı.
18. yüzyıldan başlayarak
Osmanlı bitmek bilmeyen savaşların masraflarını karşılıyamaz hale gelmişti ve
yenilgilerden sonra gittikçe toprak kaybediyordu. İç karışıklıkların ardı arkası
kesilmiyordu. Padişahlar saray entrikaları, sıkça görülen kısa saltanatlar ve
sarayın müsrifliği yüzünden devlet kasasını kontrol edemiyordu. Avrupa ortaçağı
aşmış, her konuda âtılım yapıyordu. Batıyı örnek almaya karar veren Osmanlı,
III. Selim ve II. Mahmud'un yenilikçi politikalarıyla yeniden yapılanmaya başlamıştı.
Bu yenilikçi hareketin izlerini II. Mahmud'un birim ve tipte hayli fazla çeşitte
sikke bastırmasında görebiliyoruz. 1818 yılında Osmanlı'nın kurulduğundan beri
esas para birimi olan fakat uzun bir süredir adı sadece hesaplamalarda kâğıt
üstünde kalan akçenin darbına son verildi.
II. Abdülhamid
bugün bile bir gelenek olarak devam eden ziynet altınını çıkardı. Çalışmalarına
başlayan Islah-ı Meskükat Komisyonu, Sultan V Mehmed zamanında aldıkları kararlarını
patlak veren I. Dünya Savaşı nedeniyle uygulamaya koyamadılar. Savaş sırasında
Almanya ve Avusturya'dan borçlanarak para basıldı. Savaş sonrasında yenik sayılan
Osmanlı İmparatorluğu Hazine'si, toprakları gibi galip devletler tarafından
talan edildi. Bu dönemde Osmanlı'da ilk defa nikel para basılmıştır.
600 yıl dünya siyasetini
belirleyen Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı sonrasında içinden filizlenen
yenilikçi bir hareketle kabuk değiştirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ni yaratmıştır.
İstanbul Darphanesi lirayı temel alan para basımını hâlâ sürdürmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder