Sagular da savlar gibi eski Türklerin yaşam biçimlerinden doğan sözlü
ürünlerdir. Eski Türklerde sevilen, sayılan bir kişinin ölümünden sonra
düzenlenen cenaze törenine “yuğ töreni”, bu törenlerde söylenen
şiirlere “sagu” adı verilirdi (IV. Üniteye bakınız). Ölen kişinin
yiğitliğini, yaptığı işleri, değerini anlatan, ölümünden doğan acıyı
dile getiren bu şiirler bir tür ağıttır. Destan özelliği de gösteren
sagularda geniş doğa tasvirlerine rastlanır.
Aşağıda Alp Er
Tunga’nın ölümü üzerine duyulan acıyı dile getiren “Alp Er Tunga
Sagusu”nu okuyacaksınız. Alp Er Tunga Sagusu XI. yüzyılda Kaşgarlı
Mahmud tarafından halk ağzından derlenmiştir.
ALP ER TUNGA SAGUSU
Karahanlı Türkçesiyle | Türkiye Türkçesiyle |
Alp Er Tonga öldi mü
İsiz ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur |
Alp Er Tonga öldü mü,
Kötü dünya kaldı mı, Zaman öcün aldı mı Artık yürek yırtılır. |
Ödlek yarag közetti
Ogrı tuzak uzattı Begler begin azıttı Kaçsa kah kurtulur |
Felek fırsat gözetti,
Gizli tuzak uzattı, Beyler beyin şaşırttı; Kaçsa nasıl kurtulur? |
Ulşıp eren börleyü
Yırtıp yaka urlayu Sıkrıp üni yurlayu Sıgtap közi örtülür |
Uludu erler kurtça,
Bağırıp yırttılar yaka, Çığırdılar ıslıkla, Yaştan gözler örtülür. |
Ödlek arıg kevredi
Yunçıg yavuz tavradı Erdem yeme savradı Ajun begi çertilür |
Zamane hep bozuldu,
Zayıf tembel güçlendi, Erdem yine azaldı, Acun beyi yok olur. |
Bilge bögü yunçıdı
Ajun atı yençidi Erdem eti tmçıdı Yerge tegip sürtülür |
Bilge bilgin yoksul
oldu,
Acun atı azgın oldu, Erdem eti çürük oldu, Yere değip sürtülür. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder