Preposition nedir?
Türkçe’de ki karşılığı ilgeçtir(edat). İlgeç, tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türüdür. Ancak ingilizce durum farklıdır. İngilizcede kelimeden önce kullanılır. Ki bu nedenle “presposition” ismi verilmiştir: Pre (ön) + position (konum). İngilizcede sıkça kullanılan preposition lar sayfa sonunda, türkçe karşılıkları ile verilmiştir. Öncesinde aşağıdaki grafiği inceleyebilir, preposition (ilgeç) hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
- In: İçinde, -de, -da (..in Turkey)
- On: Üstünde, -de, -da (..on the table)
- At: Yanında, yakınında, -de, -da (..at the station)
- Under: Altında (..under the chair)
- Over: Üzerinde (..over the hill)
- Into: İçeri, içine, -e, -ye (..into the office)
- Out of: Dışarı doğru, -den (..it’s out of rang)
- Between: Arasında (..between the two of them)
- Next to: -in yanında, -e bitişik (..next to the garden)
- Behind: Arkasında (..he is behind us)
- In front of: Önünde (..in front of the building)
- Across: Karşısında (..walk across the street)
- Along: Boyunca (..along the river)
- Up: Yukarı, yukarıya (..hold your hand up)
- Down: Aşağı, aşağıya (..down the mountain)
Resmin büyük halini görmek için üstüne tıklayınız.
A preposition links nouns, pronouns and phrases to other words in a sentence.
Edatlar isimleri, zamirleri ve öbekleri cümlenin diğer öğelerine bağlarlar.
You can sit before (önünde) the desk (or in front of (önünde) the desk).
The professor can sit on (üzerinde) the desk (when he's being informal) or behind (arkasında) the desk, and then his feet are under (altında) the desk or beneath (altında) the desk. He can stand beside (yanında) the desk (meaning next to (yanında) the desk), before (önünde) the desk, between (arasında) the desk and you, or even on (üzerinde) the desk (if he's really strange). If he's clumsy, he can bump into (içine doğru) the desk or try to walk through (içinden) the desk (and stuff would fall off (aşağı) the desk). Passing his hands over (üstünde) the desk or resting his elbows upon (üzerinde) the desk, he often looks across (karşıya) the desk and speaks of the desk or concerning (ilgili olarak) the desk as if there were nothing elselike (gibi) the desk. Because he thinks of nothing except (dışında) the desk, sometimes you wonder about (hakkında) the desk, what's in (içinde) the desk, what he paid for (için) the desk, and if he could live without (olmaksızın) the desk. You can walk toward (-e doğru) the desk, to (-e, -a) the desk, around (çevresinde) the desk, by (boyunca) the desk, and even past (geride bırakmak) the desk while he sits at (-de, -da) the desk or leans against (-e, -a) the desk.
All of this happens, of course, in time: during (esnasında) the class, before (önce) the class, until (-e kadar) the class, throughout (boyunca) the class, after (sonra) the class, etc. and the professor can sit there in a bad mood [another adverbial construction].
Elinize sağlık güzel olmuş bence :)
YanıtlaSil