Comparative
and Superlative Forms - Karşılaştırma ve üstünlük durumları
The
Comparative Form - Karşılaştırma durumu
The
comparative form, which is made by adding -er or a preceding more
to the adjective, shows either a greater degree or makes a comparison between
two persons or things.
Sıfatlara –er
son eki eklemek ya da önlerine more kelimesi getirmek yoluyla
oluşturulan karşılaştırma durumu, ya sıfatın anlamını pekiştirir, ya da iki kişi
ya da nesne arasında karşılaştırma yapılmasını sağlar.
Examples:
Örnekler:
Örnekler:
They chose a
darker brown paint than their neighbors.
Komşularınınkinden daha koyu kahverengi bir boya seçtiler.
Komşularınınkinden daha koyu kahverengi bir boya seçtiler.
This apple
is bigger.
Bu elma daha büyük.
Bu elma daha büyük.
This apple
is smaller.
Bu elma daha küçük.
Bu elma daha küçük.
This man is taller.
Bu adam daha uzun.
Bu adam daha uzun.
This man is shorter.
Bu adam daha kısa.
Bu adam daha kısa.
Swimming is less
dangerous.
Yüzme daha az tehlikelidir.
Yüzme daha az tehlikelidir.
Bungee-jumping
is more dangerous.
Bungee-jumping daha tehlikelidir.
Bungee-jumping daha tehlikelidir.
The
Superlative Form
Üstünlük durumu
Üstünlük durumu
The
superlative form, which is made by adding -est or a preceding mostto
the adjective, shows the greatest degree of a quality or quantity among three
or more persons or things.
Sıfatlara –est
son eki eklemek ya da önlerine most kelimesi getirmek yoluyla
oluşturulan üstünlük durumu, bir kişi ya da nesnenin bir özelliğe, diğer
benzerlerine gore en üst düzeyde sahip olduğunu anlatır.
Examples:
Örnekler:
Examples:
Örnekler:
They chose
the darkest brown they could find.
Bulabildikleri en koyu kahverengiyi seçtiler.
Bulabildikleri en koyu kahverengiyi seçtiler.
This apple
is the smallest.
Bu elma en küçük.
Bu elma en küçük.
This apple
is the biggest.
Bu elma en büyük.
Bu elma en büyük.
Swimming is
the least dangerous.
Yüzme en az tehlikeli.
Yüzme en az tehlikeli.
Bungee-jumping
is the most dangerous.
Bungee-jumping en tehlikeli.
Bungee-jumping en tehlikeli.
Forming the
Comparative or Superlative - Karşılaştırma veya üstünlük durumunu oluşturma
Adjective
Sıfat |
Comparative
Karşılaştırma |
Superlative
Üstünlük |
Big
Büyük |
Bigger
Daha büyük |
Biggest
En büyük |
Lousy
Berbat |
Lousier
Daha berbat |
Lousiest
En berbat |
Merciful
Merhametli |
More
merciful
Daha merhametli |
Most
merciful
En merhametli |
Quiet
Sessiz |
More quiet
or quieter
Daha sessiz |
Most quiet
or quietest
En sessiz |
Astounding
Şaşırtıcı |
More
astounding
Daha şaşırtıcı |
Most
astounding
En şaşırtıcı |
Some
comparatives and superlatives have irregular forms:
Bazı karşılaştırma ve üstünlük durumları düzensizdirler.
Adjective
Sıfat |
Comparative
Karşılaştırma |
Superlative
Üstünlük |
Big
Büyük |
Bigger
Daha büyük |
Biggest
En büyük |
Good
İyi |
Better
Daha iyi |
Best
En iyi |
Well
İyi |
Better
Daha iyi |
Best
En iyi |
Bad
Kötü |
Worse
Daha kötü |
Worst
En kötü |
Far
Uzak |
Farther/further
Daha uzak |
Farthest/furthest
En uzak |
Little
Ufak |
Less
Daha az |
Least
En az |
Many
Çok |
More
Daha çok |
Most
En çok |
Much
Çok |
More
Daha çok |
Most
En çok |
Some
Biraz |
More
Daha çok |
Most
En çok |
Be careful
not to create a double comparative or superlative.
Bir sıfatı yanlışlıkla iki yolu da kullanarak karşılaştırma ya da üstünlük
durumuna getirmeyin.
Examples:
Örnekler:
Örnekler:
Comparative
Incorrect - Today is more colder than
yesterday.
Yanlış
Yanlış
Correct - Today is colder than yesterday.
Doğru - Bugün dünden daha soğuk
Doğru - Bugün dünden daha soğuk
Superlative
Incorrect - She is the most fastest runner.
Yanlış
Yanlış
Correct - She is the fastest runner.
Doğru - O en hızlı koşucu.
Doğru - O en hızlı koşucu.
Some
adjectives do not have comparatives or superlatives because they are already
absolute in meaning
Bazı sıfatlar anlam olarak zaten mutlak oldukları için karşılaştırma ya da üstünlük durumları yoktur
Bazı sıfatlar anlam olarak zaten mutlak oldukları için karşılaştırma ya da üstünlük durumları yoktur
Examples: unique, Roman, dead, favorite,
empty.
Örnekler: eşsiz, Romalı, ölü, favori, boş
Örnekler: eşsiz, Romalı, ölü, favori, boş
Incorrect: The tour guide was very French.
Yanlış
Yanlış
The tour
guide has to be either a French person or not, so cannot be described as
"very" French.
Rehber ya Fransızdır ya da daha değildir. "Çok Fransız" ya da "az Fransız" olamaz.
Rehber ya Fransızdır ya da daha değildir. "Çok Fransız" ya da "az Fransız" olamaz.
Correct: The tour guide was French.
Doğru - Rehber Fransızdı.
Doğru - Rehber Fransızdı.
Incorrect: The antique was the most unique.
Yanlış
Yanlış
Unique means
one of a kind. Something cannot be more one of a kind than it already is.
"Unique" = "Eşsiz" bir kavramın tek örneğini ifade eder. Bir şey, bir kavramın tek örneği olmayı daha az ya daha çok gerçekleştiremez
"Unique" = "Eşsiz" bir kavramın tek örneğini ifade eder. Bir şey, bir kavramın tek örneği olmayı daha az ya daha çok gerçekleştiremez
Correct: The antique was unique.
Doğru - Antika eşsizdi (türünün tek örneğiydi).
Doğru - Antika eşsizdi (türünün tek örneğiydi).
0 yorum:
Yorum Gönder