Bulunduğumuz çağ nedir diye insanlara sorsanız alacağınız cevap büyük ihtimalle “BİLİŞİM ÇAĞI” olacaktır. Peki biz bu çağın neresindeyiz? Bu sorunun bir çok cevabı ve pek çok açısı var. Bunlardan bir kaçını incelemek istersek de şöyle örnekleyebiliriz:
Birine bilgisayar dersinin kaldırıldığını söylediğiniz zaman iki tepki alırsanız: birinci sorduğunuz kişi “Aaa neden kaldırıldı ki?” der. İkinci kişi ise “Doğru yapmışlar. Herkesin evinde bilgisayar var artık” der. Peki bu iki kişinin arasındaki aynı nokta ve farklı noktalar nelerdir diye düşündüğümüz de ortaya ilginç sonuçlar çıkacaktır. Ortak noktaları her iki çeşit cevap veren insanın da bilgisayar kullanmayı BİLMEMESİ!! Peki bilgisayar bilmeyen bu iki kişi neden tamamen zıt cevaplar veriyor? Sebebi şu: birinci kişi bilgisayar bilmediği için ve bilgisayar çağında olduğumuz için derslerin kaldırılmasına şaşırıyor ve tepki veriyor. Ki olması gereken de budur zaten. İkinci kişiye bakarsak temelde o da bilgisayar bilmiyor. Ama bilgisayarı azıcık kullanabildiği için bilgisayar bildiğini zannediyor. Bu ikinci şahsı biraz daha inceleyebiliriz. Bu ikinci şahıs bilgisayar kullanmayı biliyor, tamam. Ama burada da bilgisayarın sınırlarının ne olduğunun iyi bilinmesi gerekiyor. İşte bu ikinci kişi bilgisayar kullanımını bakın nelerle sınırlıyor:
1-İNTERNET
a)Facebook
b)Msn
c)Online Oyunlar
i.Knight Online
ii.Silk Road
iii.Metin2
2-Az miktarda Word
3-Oyun
a)Solitaire (Memur
oyunu)
Özelikle online oyunların ve oyunların bir sınırı yok. Word konusunda da sadece düz yazı veya temel seviye de kullanım bilgisine sahip olmak yeterli sayılıyor. Peki bilgisayarın geri kalan potansiyeli? Kısaca şöyle özetleyebiliriz ki şu an dünyanın en büyük siteleri olan Facebook ve Google ın temelinde tabi ki sizin kullandığınız ve hatta bu yazıyı okuduğunuz bilgisayar vardı! Özellikleri sizin bilgisayarınızdakinden daha da kötüydü belki. Ama ne oldu? Orada ortaya çıkan bir fikir serpildi, büyüdü ve insanların ve özellikle gençlerin, çocukların taptığı sitelere dönüştüler. Peki şimdi yukarıda yazılı olan bilgisayar kullanımından hiç mi utanmadınız? Tabi ki herkesin Google ve Facebook yapacağı gibi bir şey yok ama fikirlerin hayata geçmesi için gerekli olan tek şey normal bir bilgisayar.
Herkesin evinde bilgisayar olmasının iyi bir şey olduğunu kim çıkardı ki zaten? İnsanların ve özellikle çocukların sabahtan akşama kadar bilgisayar başında oturmasının iyi bir şey olduğunu kim savunabilir? Bilinçsiz bir şekilde bilgisayarın kullanımının ne kadar zararlı bir alışkanlık haline gelebileceğini bir düşünün bence. Dünyadan bir örnek olarak Koreli birinin bilgisayar başında hiç kalkmadan 2-3 gün oturması sonucu ölmesi ve Türkiye’de onlarca örnekten akılda kalanlardan olan Erzurum’da bir ilköğretim öğrencisinin bir akrabası tarafından oyun yüzünden öldürülmesi ve yakın zamanda bir öğrencinin oyunla ilgili bir CD için bir kırtasiyeyi soyması sanırım yeterli örnekler olur. Bunda bizim hiç mi suçumuz yok acaba diye düşünün bence…
Özellikle internet üzerinden çocukların bilinçsiz kullanımı çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Buradaki asıl sorunda çocukların ebeveynlerinin çocukluk ve gençlik zamanında bilgisayar olmadığı için arada oluşan ciddi nesil farkıdır. Çocuk saatlerce bilgisayar başında kalıp ders çalıştığını söylerken anne ve babasının onu kontrol etme şansı ya çok az yada hiç olmayabiliyor. Bu da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hatta bu noktada anne ve babalar çocuk bilgisayarda ufacık şeyler yaptığı için tıpkı ikinci adamın düşündüğü gibi “benim çocuğum bilgisayarı SÜPER biliyor” diyor ve bunu sağda solda gururla anlatıyor. İşte gene bilgisayarın potansiyelinin bilinmesinin bir sonucu ortaya çıkıyor. Bilgisayardan prim gün sayısına bakmak, yazıcıdan çıktı almak, kasayı açıp içine bakmak gibi abudik gubidik şeylerle çocuk bilgisayar dahisi ilan ediliyor. Peki gerçekten bilgisayarın potansiyeli bu mudur?
Bugün bilgisayarın girmediği herhangi bir işyeri, devlet dairesi kalmadı. Evlerde bilgisayar destekli eğitimin bir neticesi olarak yaklaşık 3-4 yıldır veliler evlerine çocuklarının daha iyi bir eğitim alması için, ödevlerini internetten araştırıp bulmaları ve yazıcıdan çıkartmaları için bilgisayar sahibi oldular. Tekrar üstte yazdığım gibi kendilerinin bilgisayar kullanma şansı olmadığı için bilgisayarların tek sahibi ve kullanıcı çocuklar oluyor ve bütün inisiyatif çocuklara kalıyor. Bu durumda çocuklar maalesef yoldan çıkıp yukarıda yazılı olan zararlı ve sınırlı bilgisayar kullanımına başlıyor.
Yanlış olan “Artık herkesin evinde bilgisayar var, bilgisayar dersine gerek yok” düşüncesini biraz irdelersek zaten tam tersi bir düşüncenin doğru olması gerektiğini çok net bir şekilde görebiliriz. Zira bilgisayar kullanımı arttıkça bilinçli kullanım daha da fazla önem taşıyacaktır. Mesela bilgisayar kullanım yaşı neredeyse 7-8 e indi. Tabi o yaşlarda kullanım bilinçli olamayacaktır. Fakat o yaşlardan itibaren belki de hayatının sonuna kadar ( 10-15-20-25-30 …….) bilgisayar kullanıma devam edecektir. Zaten bu çağa bilişim çağı denmesinin sebeplerinden biri de budur. Bilgisayarın hayatımıza fazlaca girmesi. 7-8 yaşından itibaren bilgisayar kullanan çocuklar liseye gelene kadar yani yaklaşık olarak 10 yıl boyunca bilgisayarı ancak kendileri istedikleri kadar veya az bir ihtimalde olsa gerekli olduğu kadar öğrenecekler. Liseye geldikleri zamanda geriye Türkçesi bozuk, bilgisayarı yukarıda yazılı olan derecede kullanan bireyler olacaklar. Tabi bu bir genelleme değildir ama büyük ve hatta çok büyük bir kısmın bu hale geleceğini tahmin etmekte pek zor olmayacaktır. Özellikle internetteki bozuk Türkçenin günlük hayata bu şekilde daha hızlı bir şekilde adapte olacağını öngörmekte çok zor olmasa gerek.
Peki bilgisayar öcü mü o zaman? Hayır değil. Bilgisayar sadece bilinçli bir şekilde yaklaşılması gereken bir aygıttır. Oyunda oynanabilir, internete de girilebilir pek tabi. Ama bunun dozajının iyi ayarlanması gerekir. Bu dozajı engelleme, dayak, yasaklama gibi yöntemlerle tutturmaya çalışırsanız emin olun her şey daha kötü olacaktır. Zira artık internet bir lüks değil ve bu tür ters tepkiler sonucu evden kaçmaya kadar gidebilecek bir yol çıkabilir. Bu tür yanlış yöntemlerin yerine bilgisayarın bilinçli kullanımını sağlamak tabi ki çok daha rahat ve çocuk için çok daha zevkli bir yol olacaktır. Bugün medya okur yazarlığı ile medya takibi için bile ders konurken bilgisayar gibi yanlış kullanımı çok daha kötü sonuçlar doğuracak bir aygıtın bu kadar önemsiz görülmesi pek tabi mantıklı değildir. Bilgisayar kötü bir aygıt değildir ve bu zamanda zorunlu bir ihtiyaçtır. Sadece en başından beri dendiği gibi kullanıcıların bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardır. Şöyle ki bilgisayar sayesinde günlerinizi alabilecek bir işlemi bir kaç tuş ile halledebilirsiniz. Ama hangi programın ne işe yaradığını bilmek lazım tabi ki. Aynı şekilde devlet dairelerinde bile bilgisayarsız bir yer kalmadı. Oradaki çalışanların bile bilgisayar bilmesi yılda belki de binlerce saat kazanılmasını sağlar. aynı şekilde tersinde bu zaman kayıp olacaktır. Peki bizim kaybedecek zamanımız var mı diye kendinize bir sorun istersiniz?
Peki diğer taraftan teknolojiye çok önem verdiğini söyleyen bir hükümet neden bilgisayar dersini kaldırır? Teknolojiye önem verdiğini söylemek ile gerçekten önem vermek farklı şeylerdir. Mesela FATİH projesi ile her sınıfa akıllı tahta, her öğrenciye tablet pc gerçekten kulağa hoş geliyor. Peki bu süreçte kimler görev alıyor? Belki de hayatında bilgisayar kullanmamış, bilgisayara ihtiyacı olmamış öğretmenleri alıp kısa kısa ve bir işe yaramayan kurslara sokup bu sürece entegre edilmeye çalışılıyor. Bunun ne kadar yanlış olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bilgisayara gerçekten önem verip haftada 2 saat olarak ilköğretime entegre ettikten ve hatta yeteri kadar bilgisayar öğretmeni yok diye diğer branşlardan bilgisayar öğretmenliğine takviye yapıldıktan sonra(!) bir anda dersi 1 saate indirip, not yetkisini kaldırıp ve seçmeli hale getirmeyi ve bilgisayar öğretmenlerinin büyük kısmını okullarda fazlalık haline getirmeyi gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum, çekiyoruz. Olayların bu hale gelmesinin tek sebebi ise “Herkesin evinde bilgisayar var ve artık bilgisayar dersine gerek yok!” mantığıdır. Bunun ne kadar yanlış bir düşünce olduğunu yukarıda ve hatta aşağıda açıkladım, açıklamaya devam edeceğim.
Bu ülkede bilgisayar mühendisliğine, öğretmenliğine hayatında bilgisayar açmamış insanlar gidiyor. Onlarında çok fazla suçu olduğunu söyleyemem. Geleceğini mesleği olarak lanse edilen ve hatta yukarıda da yazdığım gibi diğer branşlardan zamanında takviye yapılan(!) bilgisayar öğretmenliğine yüksek puanlarla girip (ki gerçekten yüksek puanlarla giriliyor) okulu bitirdikten sonra veya bitirene kadar ortada kalacağını görmek pek hoş olmuyor tabi. Halbuki ilköğretimde güzel bir temel verilse ve gerçekten ilgili öğrencilerin meslek liselerinin bilgisayar bölümüne geçişi sağlansa (ki meslek liselerinin bilgisayar bölümlerine girmek gerçekten artık zor çünkü herkesin tercihi bilgisayar bölümü oluyor) oradan da aldığı temelin üstüne güzelce devam etse ve üniversiteye giden öğrenciler orada bu ikinci temelin de üstüne çıkıp bir senelerini temel bilgisayar eğitimi yerine devam eğitimi ile tamamlasalar emin olun teknolojik alanda çok daha aktif bir nesil yaratabiliriz. Meslek lisesine gitmeyen öğrenciler içinde ilköğretimde aldıkları temelin üstüne gene temel seviye de bilgisayar dersi verilse mesela liseyi bitirdikleri zaman basit düzeyde web sayfaları yapabilseler, bilgisayar donanımlarını genel olarak bilseler, belki temel seviye de grafikle uğraşsalar hem bilgisayarı daha aktif kullanmış hem de üniversiteye giriş sınavlarının yoğun temposu altında nefes alacakları bir aralık yaratılmış olmaz mıydı? Ve hatta liseden sonra kendilerini geliştirilseler maddi olarak kazanç bile sağlayabilirler bu eğitimler sonunda. Ama hayır “Herkesin evinde bilgisayar var ve artık bilgisayar dersine gerek yok!”.
Bilgisayar öyle bir şey ki herhangi bir alanında kendini geliştirilseniz sonunda kendi kendine yeten ve hatta bu işten ciddi kazançlar sağlayan bireyler ortaya çıkar. Mesela web tasarım, mesela web programlama, mesela programlama, mesela grafik tasarım ve bunun gibi bir sürü dal var. Bunların temelinde de herhangi bir program da (Corel Draw, Photoshop, Adobe Fireworks, Autocad ve bunlar gibi onlarca farklı program) kendilerini geliştirmesinin sonucunu fazlasıyla alacaktır. Görüldüğü gibi alternatif bol. Gereken tek şey temeli düzgün atmakta ve gerisini bireye bırakmakta. Gene “Herkesin evinde bilgisayar var ve artık bilgisayar dersine gerek yok!” mantığının ne kadar yanlış olduğunun bir diğer noktası da bilgisayar herkeste olduğu için bilgisayarın kullanılarak(!) öğrenileceği kısmı. Kısmen bu doğru olsa da temel de tabi ki yanlış bir düşünce. Zira herhangi birinin bilgisayar ile ilgili herhangi bir şeyi tek başına öğrenmesinin yolu ya deneme-yanılma yöntemi yada internette arayarak ve ondan sonra uygulayarak öğrenmedir. Her iki yolunda garantisi yok ve sonucunda hevesin kaçması sonucu gerçekten öğrenmek istediği bir şeyden vazgeçmesi olabilir. Diğer taraftan bu yöntemlerle bilgi öğrenilse bile süreç oldukça ve hatta oldukça uzun sürebilir. Halbuki aynı bilgiyi bilen birinden (mesela bir öğretmenden(!)) öğrenmesi 1 saat bile sürmeyebilir. Geri kalan zamanda daha da fazla şey öğretilebilir hatta. Ve sonuç zamanın daha verimli kullanılması sonucu daha net ve daha fazla bilgi elde edilmesi. Sanırım herkesin istediği de budur.
Peki herkesin evinde bilgisayar olmasından dolayı herkesin evinde bilgisayar öğrenebileceğini savunan bir zihniyeti inceleyelim. Buradaki düşünceyi irdelersek şöyle bir sonuca varabiliriz ve bu sonuç hiçte yanlış olmaz: Herkesin evinde bilgisayar var, bu yüzden herkes evinde bilgisayar öğrenebilir ve bilgisayar derslerine gerek yok. Ana düşünce bu ise aynı mantıkla birkaç dersi inceleyelim ve bakalım ortaya ne çıkacak: eğer herkesin evinde bilgisayar var diye bilgisayar dersleri kaldırılıyorsa o zaman matematik dersine de gerek yok. Çünkü insan hayat içinde matematiğin temelini (toplama, çıkarma, bölme, çarpma gibi) rahatlıkla öğrenebilir iyi kötü. Gene aynı mantıkla Türkçe dersine de gerek yok diyebiliriz o zaman. Çünkü insan gene iyi kötü yazabilir ve zaten konuşabilir. O zaman Türkçe dersini de kaldıralım ne dersiniz. Bu mantığı bütün derslere uygulayabilirsiniz. Ve bu doğru olmaz. İşte bilgisayarı sadece yukarıdaki tablodaki kadar kullanırsanız evet bilgisayar dersine gerek olmaz. Ama o zaman matematik, Türkçe gibi derslere de gerek olmadığını aynı mantıkla görebilirsiniz. O zaman tekrar soralım: bu mantık doğru mudur? Matematiği sadece dört işlem kabul etmek, Türkçeyi sadece yazı yazmak ve konuşma olarak kabul etmek ne kadar doğruysa bu mantıkta o kadar doğrudur.
Bu konuda dünya üzerinde güzel bir örnek olarak Hindistan’ı gösterebiliriz sanırım. Çok kalabalık ve fakir bilinen bir ülkeden dünyanın en büyük teknolojik gücü olmaya doğru ilerleyen bir Hindistan Bu konuda bir sürü makaleyi Google’a sadece “Hindistan bilişim” yazarak görebilirsiniz. Taa 2004 tarihli bir tanesini buradan verelim hatta:
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/272515.asp
Bilgisayar öğretmenliği geleceğin mesleği olarak görüp (her ne kadar bazıları tarafından şu an öyle görünmüyor olsa da bence öyle ve öyle olmak zorunda) yüksek puanlarla bu bölüme girenlerden şu an bilgisayar öğretmenliğini okumaktan vazgeçenlere dönüşen bir bölüm var önümüzde. Bilgisayar öğretmenlerine mutlaka ama mutlaka ihtiyaç duyulacak. Bunu kesin olarak söyleyebiliriz. Hatta eminim bu konudan. Fakat çok geç olursa emin olun bunun bir anlamı kalmaz.
Bir ülkenin geleceğini saçma bir düşünceye bağlamak doğru değildir. Geleceğin teknolojide olacağını görmekte hiç zor değildir. Bu ülkenin teknoloji geleceğini teknolojiden anlamayanlar (yani yazının başında belirtildiği gibi 2. düşüncede olanlar) belirleyecekse 10 yıl sonrada söylenecek olan şey “Herkesin evinde bilgisayar var, bilgisayar dersine gerek yok, herkes evinde öğreniyor zaten” olur.
http://bilisimcagi.org/
2009 yılında büyük umutlarla kayıt olduğum bilgisayar öğretmenliğini 3 yılda bitirerek işsiz kaldım.. atama yok..malesef yukardaki bakış açısından ötürü..
YanıtlaSildoğuda hiç bilgisayar görmemiş insanlar var..
batıdaki de facebook kullanmayı bilgisayar bilmek sanıyor..
bilgisayar bilmek ayrı, kullanmak ap ayrı bir kavram..