Atatürk, ileriyi görebilen, gerçekten çok zeki ve başarılı bir lider ve devlet adamıydı. Zorluklarla kurulan bu devletin ileride yaşayabileceği tüm güçlükleri tahmin edip, önlem almaya çalıştı. Yüzyıllar boyunca savaşmış, ülkesini kurtarmak için elinde avucunda ne varsa harcamış bir Türk toplumu vardı Atatürk'ün elinde. Atatürk, bu fakir düşmüş halkın, dışarıdan ürün alacak kadar zengin olmadığını çok iyi biliyordu. Ayrıca kendi ihtiyacını üretemeyen, her şeyini dış ülkelerden karşılayan bir toplumun bağımsızlığından da söz edilemezdi. İşte tüm bunları fark eden Atatürk; yerli malını kullanmamız gerektiğini söyleyip kendisi de buna örnek olmaya çalışmıştır. Aşağıda okuyacağınız yazıda, Atatürk'ün yerli malı kullanımı konusundaki tavrını göreceksiniz.
Cemal Granda anlatıyor:
Yalova’da uzun süre kaldık. Akşamları Atatürk’ün sofrası
yine konuklarla dolup taşıyor, birçok yurt sorunları bu sofrada görüşülüyordu.
Bir akşam yerli malı kullanılması üstüne bir konuşma oldu. Herkes düşüncesini
söylüyor, yurtta yerli endüstrinin gelişmesi için büyük bir kampanya açılması,
herkesin yerli malı yemesi, yerli malı giyinmesi isteniyordu. Yerli Malı
Haftası’nın açıklanışı da bu günlere rastlar. Atatürk, herkesin öne sürdüğü
düşünceleri, her zamanki dikkatiyle dinledikten sonra: “Bundan sonra önder
olarak benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardıroptaki elbiselerimi getirin.
Köşkün önünde yakın” buyruğunu verdi. Herkeste bir sessizlik… O şen, gürültülü
sofra sanki bir anda mezar sessizliğine bürünmüştü. Herkes birbirinin yüzüne
bakıyordu. Sessizliği ilk önce, konuklar arasında bulunan Ulus Gazetesi
Başyazarı Falih Rıfkı Atay bozmaya cesaret edebildi: “Paşacığım, elbiseleri
yakmayın, birer tanesini bizlere verin. Biz de hatıra olarak saklayalım”
deyince, Atatürk hafifçe gülümsedi: “Peki” dedi. Orada hazır bulunan herkese
birer kat elbise verildi. Bir gün sonra Beyoğlu’nun tanınmış terzilerinden
Arman, Yalova’ya getirildi. Atatürk, Köşk’tekilerin gözleri önünde yerli
kumaştan elbiselerini kestirdi ve diktirdi. O olaydan sonra Atatürk,
elbiselerini hep yerli kumaştan seçip Arman’a diktirmiştir. Bir daha
İsviçre’den kumaş gelmedi.
0 yorum:
Yorum Gönder