satrancı kim buldu,
satranç taşlarının anlamları, satrancın tarihçesi, satranç efsaneleri,
satrancın türkiyedeki tarihi, öğretmenler için satranç dersleri,
öğrenciler için satranç dersleri, satranç dersi seçmeli, satranç kursu
nasıl verilir, santranç, satraç, santraç
Satranç: dikkat
isteyen, acele etmeden beklemeyi öğreten, ölçülü ve bunun yanında
soğukkanlı davranmayı gerektiren, düşünme olanağı sağlayan asırlar boyu
milyonlarca kişi tarafından oynanan bir oyundur.
Bazı belgeler, satrancı bir Brahman’ın
bulduğunu ve Şah’a armağan ettiğini göstermektedir. Şah, buna karşılık
Brahman’a “Ne istediğin varsa kabul edeceğim.” der. Brahman da, Şah’tan
64 kareli satranç tahtasının ilk karesine bir, ikinci karesine iki,
üçüncü karesine dört, yani her kareye bir öncekinin iki katı buğday
koyarak doldurmasını ister. Şah, Brahman’ın alçak gönüllülüğüne hayran
kalarak isteğinin yerine getirilmesini emreder. Brahman’ın isteği yerine
getirilmeye başlanırken ülkedeki buğdayların yetmeyeceği anlaşılır. O
zaman yapılan hesaplar sonunda, Brahman’ın Şah’ tan
18.446.744.373.709.551.615 tane buğday istediği ortaya çıkar. Bu kadar
buğdayı yetiştirmek için, dünyanın 64 misli büyüklüğünde bir kara
parçasına gereksinim olduğunu görülünce, Şah Brahman’ı tebrik eder ve
karşısında ne denli güçsüz olduğunu anlar.
Bazı tarihçiler, satrancın Truva’nın
kuşatılması sırasında Palamedes’in bulduğunu söylerler. Ancak, bu iddia
bugüne dek ne Yunanlılarca benimsenmiş, ne de bu konuda bir yazıt
vardır.
Satrancın adı Hintçeden gelir. Anlamı, 4
cins figürün, 4 ayrı silahla sunulmasıdır. Bu 4 figür konusunda çok
değişik yorumlar vardır. Bazılarına göre, 4 figür “Hava, ateş, toprak ve
suyu”, bir kısmına göre de mevsimleri, “Yaz, kış, ilkbahar ve sonbahar”
ı yansıtır. Burada, en kuvvetli taş olan vezir ateşi ve bilginleri,
kale toprağı, fil havayı, şah evreni temsil eder. Bu benzetmeler 4 taşın
geometrik şekillerinden esinlenerek söylenmektedir.
Gördüğümüz gibi oyunun nerede ve nasıl
başladığına dair bilgiler sürekli yeni araştırmalar ve yeni arkeolojik
verilerin bulunması ile değişmektedir. Önceleri milattan sonraki
yıllarda Çin veya İran’da doğduğu düşünülürken, satranç dünyası şuanda
4000 yıl önce Mısır’da oynandığına dair bilgileri değerlendirmektedir.
Zira satrancın atası olarak kabul edilen belki de satranç benzeri ilk
oyunlar mısırdan köken almaktadır.
Mısır piramitleri tarihe ışık tutmaya
devam ediyor. Hemen her konuda uygarlığının izlerini bırakan Mısır
Uygarlığı Satranca da bu yönü ile izler bırakmıştır. 4000 yıl öncesine
ait piramitlerdeki kabartmalarda, krallar gerçekten satranç mı
oynamaktadır? Bu konu hala tartışılmaktadır. Aynı şekilde ilk olarak
Çin’de, Mezopotamya’da ve Anadolu’da da satranç oynandığı da
düşünülmekte ve tartışılmaktadır.
Şu andaki bilgilerimize göre, oyunun
bugünkü adını alması, M.S 3.- 4. yüzyıllarda Hindistan’da oynanan oyuna
ÇATURANGA denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler
Hindistan’dan kalmadır. Daha sonra satranç İran’a, onlardan Araplara,
Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır. Arap
ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena’nın ilk basılı
satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları yer
almaktadır.
Türkiye’ de Satrancın Tarihçesi
Türkiye’de satrancın tarihi oldukça
eskidir. Kütüphanelerimizde 1500 yıllarında satranç üzerine yazılmış el
yazması kitaplar vardır. Bu kitapların en önemlisi, Kanuni Sultan
Süleyman devrinde Seferihisarlı İsmail Şaban tarafından derlenmiş el
yazmasıdır. Bu eserde, satrancın yararları ve kişiye verdiği hazdan söz
edilmekte, satrancın bir tarihçesi de yer almaktadır. Bu konudaki en
önemli belgelerden bir diğeri de 1680 yıllarında Kahire Mevlevihanesi
Şeyhi Vanlı Dede’nin, zamanın Mısır Valisi Abdurrahman Paşa’ya
gönderdiği yazılardır. Yine 1672 yıllarında Sultan Ahmet tarafından
Polonya hükümdarına gönderilen satranç takımı da, Türklerin her dönemde
satranca meraklı olduğunu kanıtlamaktadır.
Cumhuriyetten sonra satranç, askeri
okullarımızda bir spor dersi olarak görülmektedir. Türkiye de asıl
satranç çalışmaları 1936 yılında Ankara’da, 1943 yılında İstanbul’da
satranç kulüplerinin kurulmasıyla resmiyet kazanmıştır. 1954 yılında da
Türkiye Satranç Federasyonu kuruldu. Federasyonumuz, 1962 yılında kısa
adı FIDE olan Uluslararası Satranç Federasyonu’na bağlandı. Yurdumuzda
satranç milli bir spor olarak benimsenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder