1. Dünya Savaşı günlerinde tüm Avrupa’ya yayılan o dönemin tüm gelenekçi anlatım biçimlerine karşı çıkan ve temelde yıkıcı olan bir sanat, düşünce ve edebiyat akımıdır.
1.Dünya savaşıyla birlikte yüzyılın çelişkilerinin patlak verdiği bir sırada, ideolojik ve estetik baskılara bir tepki, geleneksel sanatı bütünüyle yadsıyan bir başkaldırı olarak ortaya çıktı. Kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı. Bu akımın sanatçıları alışılagelmiş resim tekniklerini bırakarak gündelik kullanılan kağıt,ağaç gibi eşyaları birbirleri ile birleştirerek ilginç eserler ortaya koymuşlardır.
Bu hareket içinde gelenekçi sanat da olabildiğine inkar edilip alaya alınmıştır. Duchamp'ın bıyıklı ve isterik bakışlı Mona Lisa tablosu, bu düşüncenin haşin bir örneği olarak ün kazanmıştır. Sanat çevrelerinde büyük saygı gören bu tabloyu bu hale getirerek, Dadacılar aslında dalga geçmek amacındalardı. Çünkü Dada bunu hedefliyordu.
Dadaist sanatçılar sanat konusunda fazlasıyla eleştireldi. Yüksek ve güzel olduğu düşünülen sanatı üreten toplumla 1.Dünya Savaşı'na sebep olan toplum ne de olsa aynı toplumdu. Dadaistlere göre sanat dolaylı yoldan da olsa suçluydu. Daha da kötüsü eğer Alman erkekleri Fransızları ve Rusları süngüleriyle şişlemeye sırt çantalarında Goethe'nin kitabıyla gidiyorlarsa bunu sanat insanlığı aptal yerine koyduğu, insanların dünyayı olduğundan daha güzel bir yer olarak görmelerine sebep olduğu için yapıyorlardı. İşte Dadaistleri en çok kızdıran ve radikal ifade yollarına iten de buydu. Dada yerleşik sosyal estetiğe acımasızca bu yüzden saldırmıştır. Güzelliğin, simetrinin ve anlamın bozguna uğratılması ve geleneksel malzemelerin reddedilmesi Dada'nın başlıca özellikleriydi.
Hans Arp ''Sosyal Estetikten Zamanla Daha Fazla Uzaklaştım'' adlı yazısında Dada hareketini özetlemiştir. “Dada insanın akla uygun davranışlarını ortadan kaldırmayı, doğal ve mantıksız düzene yeniden kavuşmayı amaçlamıştır. Dada insanın mantıklı anlamsızlıklarını, mantıksız saçmalıklarla değiştirmeyi istemektedir. İşte bu yüzden biz Dada'nın büyük davulunu bütün gücümüzle çalıyoruz ve mantıksızlığın övgülerini tüm nefesimizle üflüyoruz. Dada için felsefeler, kullanılmış eski bir diş fırçasından daha az değerlidir. Dada felsefeleri büyük dünya liderlerine bırakır. Dada erdemin resmi sözlüğünün iğrenç entrikalarını kınamaktadır. Dada saçma olan için vardır, ki bu saçmalık anlamsızlık anlamına gelmez. Dada doğa gibi saçma ve akla aykırıdır. Dada doğadan yana ve sanatın karşısındadır.”
1922'de üyeler arasındaki sürtüşmelerin artması, yıkıcı etkinliklerin bir sınıra dayanması ve çok sayıda Dadaist'in Sürrealizm'e yönelmesi sonucu, varlığını sürdürecek bir zemin kalmadığı için son bulmuştur.
0 yorum:
Yorum Gönder