95 yılıydı. Tek öğretmenim beş sınıfa. Sınıfta
birilerinin bir şeyleri kaybolur olmaya başladı. Müsebbibi belli değil.
Bir öğle arası tüm çocuklar bahçede. Lojmandan müdür odasına geçerken
bir öğrencimi gördüm sınıfta. O ki okulun en çalışkanı. Kendi sırası
olmayan bir sıranın başında, kendisinin olmayan bir kalem kutudan bir
silgi aldı ve cebine koydu. Tam o sırada girdim içeri. Gözlerimi, gözlerinden
çekmeden bir solukta vardım yanına. Vurup, sövüp kızacağımı sandı olsa
gerek titremeye başladı. Biraz eğildim, omuzlarından sarıp başını
göğsüme yasladım sıkıcı. Canını yakmadan, hiç konuşmadan, sımsıkı ve
merhametle. Öylece, kaç dakika sürdü bilmem, gözyaşları bitene dek
belki. Sonra, onu geri çekip avucumu açtım, göz göze geldik tekrar,
silgiyi elime bırakıp gitti, koşarak.
Sene 2011 bir e-posta aldım.
"Öğretmenim" diyordu. "Sizi buldum, adınızı bidim ama siz olduğunuzu
gözlerinizden tanıdım. Belki hatırlamazsınız ben öğrenciniz
......... Hani .......... köyünden, hırsızlığını göğsünüzde sevginizle
boğduğunuz çocuk. İyileştirdiğiniz çocuk. Hukuk okudum. Avukat oldum,
bilesiniz ve bana kırgınsanız affediniz istedim. Gözlerinize
minnettarım. Saygılarımla...
Naim Ünver
(Öğretmenliğimin En Güzel Anıları)
Güzel yürekli öğretmenim. ..
YanıtlaSil