Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri
Tanzimat Edebiyatı, bir kültür ve siyasi hareketin sonucu olarak ortaya çıkmış bir edebi akımdır. 3 Kasım 1839′da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir.
Tanzimat Edebiyatı, bir kültür ve siyasi hareketin sonucu olarak ortaya çıkmış bir edebi akımdır. 3 Kasım 1839′da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir.
19. yy. Osmanlı İmparatorluğu’nda artık gerileme ve çöküş devrinin başladığı dönemdir. Ardı ardına alınan yenilgiler, geniş Osmanlı topraklarında birbiri ardına gelen isyanlar, yönetimi bir arayış içine çekmiş, III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri ile Avrupa’nın teknik ve kültürel üstünlüğü karşısında imparatorluk yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır. Gülhane Hattı Hümayunu’nun yürürlüğe konmuş olmasıyla her alanda bir yenileşme hareketi başlamıştır.
Okullarda öğretimin Türkçe‘ye dönmesi, gazeteciliğin başlaması ve gelişen milliyetçilik sonucunda edebi yenileşme de beraberinde gelmiş, bu değişmelere,uyanan yeni fikir akımlarına paralel olarak ortaya çıkmış, yeni bir medeniyet değişiminin sonucu olarak gelişmiştir. Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyatımızda sosyal ve siyasal konuların yanında günlük olaylar tartışma alanına çekilmiştir.
1860ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla
başlar, 1896′ya kadar sürer. Sarsıntılar geçiren Osmanlı İmparatorluğu
durumunu kurtarmak için, ordudan başlayarak ıslahat ve devrim
hareketlerine girişiyordu. 3. Selim, 2. Mahmut, Abdülmecit dönemleri
böyle geçmiştir.
Bu ortamda Batıcı ve yenilikçi olan şair ve
yazarlar, sanatlarını toplum için kullandılar. Fransız kültürüyle
kültürüyle yetişmiş ,romantik ve ülkücüydüler. Divan şiirini yıkmaya
çalıştılar. Çok yönlüydüler: şair,romancı,tiyatro yazarı…vb. Sanattan
çok,fikir ve ülkü peşindedirler; zulme,haksızlığa karşı savaş açarlar.
Vatan, millet, hürriyet, adalet, meşrutiyet kavramlarını heyecanla
savunurlar. Daha geniş kitlelere seslenebilmek için, dilde sadelik
yanlısıdırlar. Hemen hepsi politikacı ve mücadele adamıdırlar. Tanzimat
ikinci döneminde realizimin etkisi görülür. Şiirde konu birliğini
sağladılar. Aruzla yazdılar. Düzyazı dilini şiire uyguladılar.
Roman,hikaye, makale gibi türler,edebiyatımıza bu dönemde girdi. İlk
Tanzimatçılar, Divan şiirinin nazım biçimlerini kullandılar.
Genel Özellikler:
a.
Bu dönem sanatçıları, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale,
tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştiri gibi yeni edebiyat türleri
getirmişler, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup gibi
edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişlerdir.
b.
Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların
çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal) Montesquieu, Rousseau, Voltaire gibi
Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale ve
şiirlerinde zulme, haksızlığa, geriliğe karşı şiddetli bir dille
mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet, hak, adalet, kanun,
meşrutiyet gibi kavramları yaymaya çalışmışlar, “toplum için sanat”
anlayışını benimsemişlerdir.
c. Tanzimat edebiyatının ikinci
devrinde yetişen sanatçılar ise (Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdülhak
Hâmit, Sami Paşazâde Sezai) toplum işlerine daha az karışmışlar, “sanat
için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir.
Klasisizm, bir
akım olarak bizim edebiyatımızı etkilememiştir. Kimilerinin etki
saydığı, Ahmet Vefik Paşa’nın Molieré’den çevirileri ve uyarlamalarıdır.
Çeviri yapmak, o akımdan etkilenmek değildir. Şinasi ise Romantizme
(Coşumculuğa) kapılmadığı için Klasisizmin etkisinde gibi düşünülürse de
bu yaklaşımlar doğru değildir. Özetle: Klasisizm, bir akım olarak bizim
edebiyatımızı etkilememmiştir.
d. Çoğu Fransız edebiyatını örnek
olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Ahmet Vefik Paşa, Realizm
(Recaizâde Mahmut Ekrem, Sami Paşazâde Sezai Nabizâde Nâzmi.)
akımının etkisi altında eserler vermişlerdir.
e. Tanzimat
edebiyatı, Divan Edebiyatı’nın tersine olarak, seçkin kişiler için
değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat düşüncesiyle ortaya
çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet
Mithat, Ali Bey özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de olsa roman
türlerinde eserler vermişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde
yetişen Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, başta olmak üzere bazı
edebiyatçılar ise bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler.
f. Dilin
sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi düşüncesi
savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları dil konusunda
bu düşünceyle birlikte, eski alışkanlıklarından kurtulup da öz Türkçe
yazmış değildir. Türkçe, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye
kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatının
ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise konuşma dilinden uzaklaşarak
Divan Edebiyatı geleneklerini sürdürmüşlerdir.
0 yorum:
Yorum Gönder