Tanzimat Edebiyatında Edebi Gelişmeler
Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatım kuruluşunda görülür. Bu akımda söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka yaymak amaçlandığından, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatım kuruluşunda görülür. Bu akımda söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka yaymak amaçlandığından, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
İlk zamanlarda Ziya Paşa, Namık Kemal başta olmak üzere bu akımın öncülüğünü yapan edebiyatçılar Divan Edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş olsalar da sonraları eski biçimler tamamen bırakılarak yeni biçimler kullanılmaya başlanmıştır. Recaizâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak Hamit in eserlerinde bu açıkça görülmektedir. Türk Edebiyatı’na yeni giren yazı türleri önceleri Fransızca’dan yapılan manzum çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır. Beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiiri’ndeki “parça güzelliği” anlayışı yerine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında gelişmesine; yani konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verilmiştir.
Şiirin konusu genişletilmiş,
günlük hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiirlerde yer
almıştır. Genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk‘lerin öz
vezninin hece vezni olduğu kabul edilmiş, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet
Cevdet Paşa başta olmak üzere bu vezinle yazmaya özen gösterilmiş fakat
bu istek geniş bir akım halini alamamış, girişilen birkaç şiir denemesi
ile yetinilmiştir.
Şiir
Tanzimat edebiyatı sanatçıları her
şeyden önce şiirin konusunu ve anlatımını değiştirdiler. Namık Kemal
Lisan-i Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazalar” isimli eserinde
uzun makalesinde şiirin, fikrin gelişmesine ve halkın eğitilmesine olan
büyük hizmetinden söz eder. Divan edebiyatının gerçekle
ilgisizliğine, yapmacıklığına, boşluğuna şiddetle hücum eden Namık
Kemal,edebiyatın yeniden düzenlenmesini ister.Bunun içinde her şeyden
önce yeni bir anlatım yolu,yeni bir dil bulunmasını gerekli görür. Dilin
bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur. Buna
rağmen Tanzimat şiirinin dilinin sade olduğunu söylemek zordur.
Tanzimat
şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim
alanındadır. Bu dönemde hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da aruz
eski hakimiyetini sürdürmüştür. Divan şiirinin nazım şekilleri aynen
kullanılmıştır.
Şiirin konusu değişmiş, aşk, hasret, ayrılık gibi
kişisel konular bir yana bırakılmış, eşitlik, özgürlük, adalet, hukuk gibi
toplumsal konulara önem verilmişitir. Ancak bu daha çok I.Tanzimatçılar
denen Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi sanatçılarda
görülür. II.Tanzimatçılar denen Recaizade Mahmut Ekrem, Abdulhak
Hamit, Sezai’de ise kişisel konular yeniden ele alınmıştır.
Tiyatro
Tanzimat
dönemine gelinceye kadar edebiyatımızda Batılı anlamda sahne tiyatrosu
görülmez. Ancak halk arasında Karagöz ile Hacivat, ortaoyunu, meddah gibi
seyirlik oyunlar vardır.
* Karagöz bir kukla oyunudur. Değişik söz
oyunlarıyla yanlış anlaşılan sözlerle güldürü unsuru sağlanır. Eğlendirme
amacı taşır. Karagöz adlı cahil biriyle Hacivat adlı bilgili geçinen
biri arasındaki atışmalarla sürer gider.
* Ortaoyunu ise şehir
meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde
Pişekar, Kavuklu, Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı
seyirlik oyundur.
* Meddah tek kişilik bir oyundur. Yüksekçe bir
yere çıkan meddah, değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla
güldürü oluşturur.
Bu oyunlar belli bir metne
dayanmayan, oyuncuların oyun esnasında konuşmalarıyla oluşan
oyunlardır. Eğitici bir amaç taşımaz. Tanzimat tiyatrosu ile bir okul
sayılmış, halkın eğitilmesinde bir araç sayılmıştır. Bunlarda sosyal
eğitim önplandadır. Toplumda görülen aksaklıklara doğrudan doğruya
dokunmak veya tarihin ibret verici olaylarını ele alıp onlardan ahlaki
sonuçlar çıkarmak amaçlanmıştır. Tanzimat tiyatrosunda dil ve üslup
konuşma diline ve üslubuna çok yaklaşmıştır. Fakat ikinci dönem
Tanzimatçılarda bilhassa Hamit’in eserlerinde doğallığını gittikçe
kaybetmiş, süslü, yapmacıklı bir hale gelmiştir.
Tanzimat döneminin
yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı tek perdelik
komedisidir. Tiyatro alanında eğitici eserler ise Namık Kemal tarafından
verilmiştir.
Roman ve Hikaye
Tanzimat dönemi öncesi Türk
Edebiyatı’nda hikaye ve roman türleri yoktu. Nesir alanında daha çok
tarih, siyasetname gibi türler verilmiş, olay kaynaklı tür mesneviler
kullanılmıştır. Tanzimat nesir alanında bir çığır açmış, onu şiirden daha
etkili bir hale getirmiştir. Süsten, özentiden uzak, halkın
okuması, bilgilenmesi amacıyla eserler ortaya koyulmuştur. Türk
Edebiyatı’nda roman çevirilerle başlamıştır. Bu alanda ilk eser Yusuf
Kamil Paşa’nın Fenelon adlı Fransız yazardan çevirdiği Telemak adlı
romandır. Bir çok teknik kusurlarla dolu olan bu eserin kahramanlarının
yabancı olmasına rağmen büyük ilgi gördü. Konusuyla, kahramanlarıyla ilk
Türk romanı ise Şemseddin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
adlı bir aşk romanıdır. Bu da bir çok kusurlarla dolu basit bir
romanndır. Edebi sayılabilecek ilk roman Namık Kemal’in İntibah adlı
romanıdır.
Hikaye alanında ise yine ilk eserler Tanzimat döneminde
verilmiştir. Özellikle Ahmet Mithat halk hikayeleri ile batı tekniğini
birleştirdi. Letaf-i Rivayat adlı hikaye serisi ile halk hikayelerini
modernleştirmeye çalıştı ve bu alandaki ilk batılı
eserlerdendir. Ancak modern anlamda ilk hikayecilik Sami paşazade
Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseriyle başlar.
0 yorum:
Yorum Gönder