Milli Edebiyat Dönemi Gelişmeleri
1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçe’nin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konulmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştır.
1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçe’nin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konulmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştır.
Bu dönem sanatçılarının şiir anlayışıyla, Fecr-i Ati topluluğunun şiir anlayışı birbirinden pek farklı değildir. “Şiir vicdani bir keyfiyettir” düşüncesinde olan şairleri bireysel konuları işlerler. Daha sonra 1917 yılında yaptıkları bir toplantıda, hece ölçüsünü kullanma, günlük konuşma diliyle yazma noktasında birleşen şairlerin, içerik konusunda her birinin ayrı bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Bu dönem sanatçıları Divan edebiyatını, Doğu edebiyatının, sonrasını ise Batı edebiyatının taklitçisi olmakla suçlarlar.
Şiirde
daha çok bireysel konulara yönelen bu dönem sanatçıları, roman ve
öyküde sosyal meselelere eğilmişler; milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş
savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına
çıkarılması da bu dönemin belirgin özelliklerindendir. Ayrıca “aşk” bu
dönem roman ve hikayesinin en önemli temasi olarak dikkat çeker. Bu
eserlerde dil günlük konuşma dilidir.
Modern Türk Edebiyatını
yaratma amacıyla kurulan Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecr-i Âtî
toplulukları büyük hamleler yapmakla beraber ruhta büyük ölçüde Fransız
sanatına bağlı, dil ve üslûpta Osmanlıcayı sürdüren, millî kimlik ve
kişiliğe ulaşamamış bir edebiyat vücuda getirmişlerdir.
Osmanlı
İmparatorluğu’nun dağılışı sırasında, Türk aydınlarının büyük bir
bölümü, ümmete bağlı Osmanlıcılığın terk edilerek milliyetçiliğin
benimsenmesinin, memleketin geleceği için gerekli olduğuna
inanıyorlardı. Bu inanç sonucunda Türkçülük ve Milliyetçilik akımları
doğmuş, her sahada millî kimlik arayışları başlamıştır.
Türk dili,
Türk vezni, Türk zevki ve kültürü ile millî konuları, millî ülküleri
işleyen Türk edebiyatı ihtiyacı ve özlemi sonucunda 1911-1923 yılları
arasında Millî Edebiyat akımı var olmuştur. Türk milletine mensup olma
şuuru, tarih içinde devamlılık düşüncesi, olduğu gibi kalarak
batılılaşma inancı, 1911-1923 yılları arasındaki akımın temelleridir. Bu
dönemin bariz özelliği, Türk romantizminin edebî tezahürlerini
göstermesidir.
Cumhuriyet’in kuruluşunu hazirlayan milliyetçilik
ideolojisi içinde dogan Milli Edebiyat akimi Cumhuriyet’in ilk
yıllarında en olgun eserlerini verdi. Cumhuriyet rejimi ve bu devirde
meydana getirilen sosyal ve iktisadî müesseseler üstünde başlarında
büyük Türk sosyoloğu ve düşünürü Ziya Gökalp’in bulunduğu Türkçü ve
Milliyetçi münevver zümre etkili oldu. Gökalp’in Türkiye ve Türkler için
şekillendirdiği düşünceler başta AtaTürk olmak üzere, Cumhuriyeti kuran
birinci neslin dünya görüşünün kaynağını teşkil etti. Halka ulaşabilmek
ve onunla bütünleşebilmek için onun dilini kullanmak gerektiğine inanan
bu nesil yazarları, eserlerinde konuşma dilini kullandılar. Halk dilini
kullanırken gençlik yıllarında hayran oldukları Edebiyat-ı Cedide (Yeni
Edebiyat) yazarlarının ince zevkini günlük dile aktardılar.
1911
yılında Selânik’te çıkarılmaya başlanan Genç Kalemler dergisinde başladı
bu çalışmalar. Bir kısmı daha sonra Cumhuriyet dönemi yazar ve şairleri
arasında da yer alan bu edebiyatın temsilcilerinin en önemlileri, Ziya
Gökalp, Ömer Seyfettin (öncü), Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip (öncü),
Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Kemalettin
Kamu, Aka Gündüz, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri,
Halide Edik Adıvar, Hamdullah Suphi, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Fuat Köprülü, Halide Nusret Zorlutuna, Şükûfe Nihal, Peyami
Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar’dır.
0 yorum:
Yorum Gönder