Divan Edebiyatının Tarihi Gelişimi
Divan edebiyatı, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra meydana gelen yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatı etkisi altında gelişmiştir. Bu etki, Arapca ve Farsça sözcüklerin Türkçeye girmesinin yanı sıra, bu dillerin anlatım biçimlerinin benimsenmesiyle de kendini gösterir. Bu edebiyata Divan edebiyatı denmesinin sebebi, şairlerin şiirlerini divan denen el yazması kitaplarda toplamış olmalarıdır.
Divan edebiyatı, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra meydana gelen yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatı etkisi altında gelişmiştir. Bu etki, Arapca ve Farsça sözcüklerin Türkçeye girmesinin yanı sıra, bu dillerin anlatım biçimlerinin benimsenmesiyle de kendini gösterir. Bu edebiyata Divan edebiyatı denmesinin sebebi, şairlerin şiirlerini divan denen el yazması kitaplarda toplamış olmalarıdır.
Divan edebiyatının ilk örnekleri
13. yüzyılda verilmiştir. Bu edebiyatın ilk ürünlerini veren Mevlana
Celaleddini Rumi bütün yapıtlarını Farsça yazdı. Aynı yüzyılın bir başka
büyük şairi Hoca Dehhani’ydi. Horasan’dan gelip Konya’ya yerleşen
Dehhani, özellikle İranlı şair Firdevsi’nin etkisinde şiirler kaleme
aldı. 14. yüzyılda Konya, Niğde, Kastamonu, Sinop, Sivas, Kırşehir,
İznik, Bursa gibi kültür merkezlerinde şairler ve yazarlar Divan edebiyatının yeni örneklerini verdiler. Bunların çoğu kahramanlık
hikâyeleri, öğretici, eğitici ve dinsel yapıtlardı.
Bu arada İran edebiyatının konuları da Türk edebiyatına girmeye başladı. Mesud bin Ahmed ile yeğeni İzzeddin’in 1350′de yazdıkları Süheyl ü Nevbahar, Şeyhoğlu Mustafa’nın 1387′de yazdığı Hurşidname, Süleyman Çelebi’nin (1351–1422) Vesiletü’n-Necât başlığını taşımakla birlikte Mevlid adıyla bilinen ünlü yapıtı, İran edebiyatının etkisiyle yazılmıştır. Divan edebiyatı, özellikle şiir alanında en parlak dönemini 16. yüzyılda yaşadı. Bâkî ve Fuzuli Divan şiirinin en iyi örneklerini verdiler. 17. yüzyıla girildiğinde Divan edebiyatının ulaştığı düzey, İran edebiyatınınkinden geri değildi. Şairler, şiirlerinde “fahriye” denen ve kendilerini övdükleri bölümlerde şiir ustalığının doruğuna çıkmışlardı.
Öğretici şiirleriyle tanınan Nabi ve bir yergi ustası olan Nef’i bu
yüzyılın ünlü şairleriydi. Divan edebiyatı, en özgün şairlerinden olan
Nedim’in ve Şeyh Galib’in ardından, 18. yüzyılda bir duraklama dönemine
girdi. Daha sonraki şairler özellikle bu iki şairi taklit ettiler ve
özgün yapıtlar ortaya koyamadılar. 19. yüzyılda Divan edebiyatı artık
gözden düşmüş ve eleştiri konusu olmuştu. İlk eleştiriyi getiren Namık
Kemal’di. Tanzimat’la birlikte Türk edebiyatında Batı etkisinde yeni
biçimler, konular denenmeye başlandı.
Divan edebiyatı böylece
önemini yitirmekle birilikte, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Yahya
Kemal Beyatlı, Türk edebiyatının aruz ölçüsüyle son şiirlerini yazdılar.
0 yorum:
Yorum Gönder