1930-1939 DÖNEMİ
ü 1929'da başlayan
dünya ekonomik bunalımı liberal eğilimlere karşı tepkilere neden olmuş, otoriter rejimler güçlenmiştir. (Komünizm, Faşizm,
Nazizm gibi)
ü Almanya ve İtalya'nın saldırgan politikaları Türkiye'nin dış
güvenliğini tehlikeye düşürmüş ve ittifak arayışlarına yöneltmiştir.
TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİ'NE GİRMESİ
18 Temmuz 1932
Ø Cemiyet I. Dünya
Savaşı'ndan sonra uluslar arası sorunları
barışçı yollarla çözümlenmesi için itilaf devletleri tarafından
kurulmuştur.
Ø Türkiye, dünya barışına
verdiği önemi göstermek ve yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini gerçekleştirmek amacıyla Milletler Cemiyeti'ne
üye oldu.
BALKAN ANTANTI
- 9 Şubat 1934
Ø Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan antlaşmalar kalıcı bir barış sağlayamamıştır.
Ø Avrupa'da devam etmekte olan silahlanma yarışı ve Almanya ile İtalya’nın yayılmacı politikaları Balkanları ve Orta Doğu'yu
tehdit etmekteydi.
Ø Bu gelişmeler
karşısında Milletler Cemiyeti kuruluş amacına uygun olarak devletler arası anlaşmazlıkları çözmede etkisiz kalmıştır.
Ø
Bu gelişmeler üzerine Türkiye, Yunanistan,Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalanmıştır.
Ø Bu antlaşmayla
Balkan ülkeleri karşılıklı olarak sınırlarını güvence altına
almayı ve çıkabilecek tehlike-leri birlikte önlemeyi amaçlamışlardır.
Ø Bulgaristan Balkanlardaki emellerinden dolayı ittifaka katılmamıştır.
Ø Arnavutluk ise İtalya'dan çekindiği için tarafsız kalmıştır.
Ø Türkiye, Balkan Antantı'nı imzalayarak batı sınırını güvence
altına almıştır.
Ø Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine ittifak dağılmıştır.
MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ – 20 Temmuz 1936
ü Lozan'da Boğazlar
sorunu Türkiye'nin aleyhine çözümlenmiş, tam egemenlik hakkı verilmemişti.
ü Lozan Barış
Antlaşması'nda Boğazların yönetiminin Türkiye'nin başkanlığını yapacağı uluslararası
ü komisyona verilmesi ve Boğazların her iki yakasında asker bulundurmaması Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını sınırlandırmaktaydı.
ü 1930'lu yıllarda
Almanya'nın hızla silahlanması, İtalya'nın Habeşistan'ı işgali, Japonya'nın Mançurya'ya saldırması karşısında Milletler Cemiyeti hiçbir şey yapamadı.
ü Türkiye'nin isteği ile İsviçre'nin Montrö
şehrinde bir konferans toplandı.
ü Konferansa katılanlar;
ü Türkiye - Yunanistan - İngiltere - Fransa - Sovyet Rusya -Yugoslavya - Japonya
ü İtalya 1938'de bu sözleşmeyi imzalamıştır.
ü Rusya'nın
karşı çıkmasına rağmen İngiltere ve Fransa'nın desteğiyle
Türkiye'nin boğazlardaki hakimiyeti kabul edildi.
ü Boğazlar komisyonu kaldırılarak yetkileri Türkiye'ye devredildi.
ü Ticaret gemileri serbest geçebilecekti.
ü Boğazların iki yakasındaki
askersiz yerlere asker yerleştirilebilecekti.
ü Barış
zamanında ticaret gemilerinin geçişine izin verilecek,
ü Savaş gemilerinin geçişine sınırlandırmalar getirilecek,
ü Savaş durumunda Türkiye isterse Boğazları kapatabilecektir.
Önemi:
ü Boğazlar kesin olarak Türkiye'nin kontrolüne girdi.
ü Türkiye'nin Akdeniz'deki güvenliği artmıştır.
ü Boğazlar Sorunu, Misakı Millî'ye uygun bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur.
SADABAT PAKTI
(8 Temmuz 1937)
ü 1935 yılında İtalya’nın
Habeşistan'a saldırması, Akdeniz ve Ortadoğu güvenliğinin tehlikeye düşmesine neden olmuştur.
ü Bu yüzden Balkan Antantı'na benzer bir antlaşmanın Orta Doğu'da da gerçekleştirilmesi için
faaliyetlere başlanmıştır.
ü Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır.
ü Bu antlaşmaya göre üye ülkeler;
ü Karşılıklı olarak birbirlerinin sınırlarına saygılı olmayı,
ü İç işlerine karışmamayı,
ü Ortak çıkarlar doğrultusunda dostluk ve iş birliklerini geliştirmeyi kabul etmiştir.
ü
Bu antlaşma ile Türkiye,
doğu sınırlarının güvenliğini sağlamış oldu.
HATAY SORUNU
VE SONUCU - 1939
ü 1921 yılında TBMM ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşmasıyla Hatay, Fransa mandası durumundaki Suriye sınırlarında kalmıştır.
ü Ayrıca burada yaşayan Türklere geniş haklar tanınmış ve bölgede özerk bir yönetim
uygulanmıştır. Hatay'ın
Türk toprakları dışında kalması Misakı Millî’den taviz verildiği anlamına
gelmekteydi.
ü Mustafa Kemal bu yüzden Hatay'ın
anavatana katılması gerektiğini
savunmuş ve çeşitli girişimlerde bulunmuştur.
ü M. Kemal Adana'da yaptığı bir konuşmada,
"Kırk asırlık Türk yurdu, düşman
elinde esir kalamaz." diyerek ileride Hatay'ın ana vatana katılacağının müjdesini vermiştir.
ü 1936 yılında Fransa, Suriye'deki manda yönetimine son verdi ve buralardan çekildi. Ancak Hatay'ın durumu belirsizliğini korudu.
ü Bunun üzerine Türkiye, Milletler Cemiyetine başvurarak sorunun çözülmesini istemiştir.
ü Türkiye ile Fransa arasında yapılan
ikili görüşmelerden sonra Türkiye'nin önerdiği, "Hatay'ın geleceğini
buradaki halkın belirlemesi" ilkesi kabul
edildi.
ü Hatay'da bağımsız bir Türk
devletinin kurulması
kararlaştırıldı.
ü
Bir anayasa hazırlandı ve seçimler yapıldı. Ardından Hatay Bağımsız Cumhuriyeti kuruldu. (2 Eylül 1938).
ü Misak-ı Milli'ye son katılan toprak Hatay'dır.
ü Bağımsız Hatay Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını Tayfur Sökmen yapmıştır.
Çok güzel anlatmışsınız işime çok yaradı teşekkür ederim. Elinize sağlık.. Dewamını bekleriz =)
YanıtlaSilbiraz karışık mı sanki bn pek bişey anlamadım :(
YanıtlaSilÇok teşşekkürler.
YanıtlaSilALLAH RAZI OLSUN
YanıtlaSilbiraz karışık mı diyen arkadas sende beyin yok herhakde :D DASdş:ıktuygf
YanıtlaSilBenim beynim var arkadaşlar gerçekten karışık bir yorum eleştiri yapmış neden beynin yok herhalde diyorsunuz
YanıtlaSilBen hic beyenmedim ama yapana tesekkurler sozde ozet istedik ozet dedigin biraz kisa olur
YanıtlaSilSA moruq laiklik elden gidiyeahhh
YanıtlaSilBiraz uzun olmuş ama yine de açık ve net bir anlatım var.
YanıtlaSil