B) ANONİM TARZI TÜRK HALK EDEBİYATI
Söyleyeni belli olmayan,
halkın ortak malı sayılan ürünlerin oluşturduğu, sözlü geleneğe dayalı
edebiyattır. Sözlü olduğu için, ürünler; halk arasında dilden dile
geçtikçe zaman, kişi, yer unsurlarına bağlı olarak değişikliğe
uğramıştır.
* Anlatım, sözlü edebiyat geleneklerine uygundur. Süsten uzak, açık, net, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
* Daha çok; aşk, hasret, yiğitlik, ölüm gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.
* Daha çok; aşk, hasret, yiğitlik, ölüm gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.
ANONİM HALK EDEBİYATI DÜZYAZI ÜRÜNLERİ
- Atasözleri
- Deyimler
- Tekerlemeler
- Bilmeceler
- Fıkralar
- Halk Hikâyeleri
- Ortaoyunu
- Meddah
- Karagöz
- Deyimler
- Tekerlemeler
- Bilmeceler
- Fıkralar
- Halk Hikâyeleri
- Ortaoyunu
- Meddah
- Karagöz
ATASÖZLERİ
* Yüzyıllar süren tecrübeler sonunda ortaya çıkan özlü sözlerdir.
* Kelimeleri değiştirilemezler.
* Aynı konuda birbiriyle çelişen atasözleri olabilir.
* Kelimeleri değiştirilemezler.
* Aynı konuda birbiriyle çelişen atasözleri olabilir.
DEYİMLER
* Atasözleri gibi, yüzyıllar süren tecrübeler sonunda ortaya çıkan özlü sözlerdir.
* Mastar halde kullanılırlar.
* Genelde iki ya da üç kelime olurlar, fakat nadiren de olsa daha uzun olanları da vardır.
* Mastar halde kullanılırlar.
* Genelde iki ya da üç kelime olurlar, fakat nadiren de olsa daha uzun olanları da vardır.
* Deyimler gerçek anlamları dışında kullanılırlar, mecazidirler.
TEKERLEMELER
Sözcüklerin
ses benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan yarı anlamlı, yarı
anlamsız sözlerdir. Şiir biçiminde de oluşturulan tekerlemelerde ölçü,
uyak, seci ve aliterasyondan yararlanılmıştır.
Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Altı ay, bir güz gitmiş…
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken…
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken…
BİLMECELER
* Çoğunlukla cevabı içinde saklı bulunan ve düşünceyi geliştirmek amacıyla türetilen soru biçimlerine denir.
* Güzel vakit geçirmek amacıyla çıkarıldıkları düşünülmektedir.
* Manzum mensur şekilleri vardır.
* Güzel vakit geçirmek amacıyla çıkarıldıkları düşünülmektedir.
* Manzum mensur şekilleri vardır.
FIKRALAR
Bir
düşünceyi insanlara, mizah öğelerini kullanıp onların gülümsemelerini
sağlayarak aktarmak amacıyla oluşturulmuş kısa anlatılardır. Bu
ürünlerde, güldürmenin yanında yol göstericilik de söz konusudur.
Edebiyatımızda en bilinen fıkralar; Nasrettin Hoca, Karadeniz, Bektaşi
fıkralarıdır.
HALK HİKAYELERİ
Hikayeci âşıkların köy
odalarında, düğün meclislerinde, kasaba ve kentlerin kahvehanelerinde
saz eşliğinde anlattıkları hikâyelerdir. Bu hikayeci âşıklar, okuryazar,
az çok kültürlü kişilerdir. Genellikle sevgi ve kahramanlık konuları
işlenir. Kişiler yaşamdakilere yakındır; olağanüstülükler sınırlıdır.
Oluşturuldukları çağdaki sosyal yapıyı yansıtır. Olayların düzyazı
biçiminde anlatılması hem dinleyiciye hem anlatıcıya büyük kolaylık
sağlar. Araya serpiştirilen şiirler ve Türküler, âşığa sazı ve sözüyle
sanatını gösterme imkânı verir.
ORTA OYUNU
Halkın ortasında
apaçık duran bir meydanda; metinsiz, suflörsüz, ezbersiz oynanan bir
tiyatrodur. *Anlatılan olaylar ustadan çırağa, kuşaktan kuşağa geçerek
değişikliğe uğrar. *Başkarakterler, oyunu açan, yürüten, kapayan; hem
oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de yazar gibi davranan, kenarı kürklü
kaftan ve külah giyen, elinde şakşak taşıyan Pişekâr; Pişekârla birlikte
oyunu yürüten; ikinci oyuncu ve başkomik, kavuk ve kaftan giyen
Kavuklu’dur. *Pişekâr cinasçılık, Kavuklu ise tekerlemecilik yapar.
*Çelebi, Zenne, Denyo, Arnavut, Acem, Arap, Yahudi gibi tipler
kendilerini simgeleyen bir müzikle sahneye çıkar.
MEDDAH
Bir
sözlü tiyatro ürünüolan meddahlık, kısaca, “tek adamlı tiyatro“dur.
Meddah, tiyatronun bütün karakterlerini kendi kişiliğinde birleştiren
bir aktördür. Bir hikâyeyi başından sonuna kadar, yüksekçe bir yerde,
karakterleri şivelerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi, sahnesi,
dekoru, kostümü bulunmayan bu tiyatroda her şey, meddah denen kişinin
zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki hünerine bağlıdır.
KARAGÖZ
Taklide
ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede
oynatılan gölge oyunudur, Başkarakterler Karagöz ve Hacivat’tır.
Karagöz, okumamış bir insandır. Hacivat’ın kullandığı yabancı sözcükleri
anlamaz ya da anlamaz görünüp onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya
çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile
yabancı sözcükler kullanan Hacivat ile alay eder. Hacivat, kişisel
çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuşluğundan dolayı
yabancı sözcüklerle konuşmayı sever. Perdeye gelen hemen herkesi tanır,
onların işlerine aracılık eder. Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir,
Beberuhi, Tiryakı, Acem. Laz. Matiz, Zeybek gibi diğer tipler oyuna ayrı
bir renk katar.
ANONİM HALK EDEBİYATI ŞİİR BİÇİMLERİ
TÜRKÜ:
Türlü ezgilerle söylenen anonim halk şiiri nazım biçimidir. Söyleyeni
belli Türküler de vardır. Halk edebiyatının en zengin alanıdır. Anadolu
halkı bütün acılarını ve sevinçlerini Türkülerle dile getirmiştir. Türkü
iki bölümden oluşur. Birinci bölüm asıl sözlerin bulunduğu bölümdür ki
buna “bent” adı verilir. İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen
nakarattır. Bu bölüme “bağlama” ya da “kavuştak” denir. Türküler,
genellikle yedili, sekizli, on birli hece kalıplarıyla yazılmıştır.
Konuları çok değişik olabilir. Ninniler de bu gruptandır.
Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynep”i bu hafta ettiler gelin ( bent )
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynep”i bu hafta ettiler gelin ( bent )
Zeynebim Zeynebim anlı Zeynebim
Üç köyün içinde şanlı Zeynebim ( nakarat )
Üç köyün içinde şanlı Zeynebim ( nakarat )
Türkülerin Genel Özellikleri:
* Belli bir ezgiyle söylenir.
* 7,8,11,14 li ölçülerle söylenir.
* Hemen her konuda söylenir.
* Bölgesel özellik ve ad değişikliğine uğrayabilir.
* 7,8,11,14 li ölçülerle söylenir.
* Hemen her konuda söylenir.
* Bölgesel özellik ve ad değişikliğine uğrayabilir.
MANİ:
Halk şiirinde en küçük nazım biçimidir. Yedi heceli dört dizeden
oluşur. Uyak düzeni aaxa şeklindedir. Birinci ve üçüncü dizeleri
serbest, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı mâniler de vardır (xaxa).
Mânilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş
yapmak için söylenir. Temel duygu ve düşünce son dizede ortaya çıkar.
Başlıca konusu aşk olmakla birlikte bunun dışında türlü konularda da
yazılabilir.
Le beni eyle beni
Elekten ele beni
Alacaksan al artık
Düşürme dile beni İpek yorgan düreyim
Aç koynuna gireyim
Açıldıkça ört beni
Var olduğun bileyim
Elekten ele beni
Alacaksan al artık
Düşürme dile beni İpek yorgan düreyim
Aç koynuna gireyim
Açıldıkça ört beni
Var olduğun bileyim
Birinci
dizesi yedi heceden az olan mâniler de vardır. Dizeleri cinaslı
uyaklarla kurulduğu için böyle mânilere “Cinaslı Mâni” ya da “Kesik
Mâni” denir.
Bugün al
Yârim giymiş bugün al
Şâd edersen bugün et
Can alırsan bugün al Sürüne
Madem çoban değilsin
Ardındaki sürü ne
Ben bir körpe kuzuyum
Al kat beni sürüne
Beni böyle yandıran
Sürüm sürüm sürüne
Yârim giymiş bugün al
Şâd edersen bugün et
Can alırsan bugün al Sürüne
Madem çoban değilsin
Ardındaki sürü ne
Ben bir körpe kuzuyum
Al kat beni sürüne
Beni böyle yandıran
Sürüm sürüm sürüne
Manilerin Genel Özellikleri:
* aaxa şeklinde kafiyelenir.
* 4+3 şeklinde ölçüsü vardır.
* İlk iki dizesi ayrık yani hazırlık özelliği taşımaktadır. Asıl mesaj üçüncü dizede verilir.
* Her konuda söylenebilir.
* Düz, cinaslı ve artık mani gibi çeşitleri vardır.
* 4+3 şeklinde ölçüsü vardır.
* İlk iki dizesi ayrık yani hazırlık özelliği taşımaktadır. Asıl mesaj üçüncü dizede verilir.
* Her konuda söylenebilir.
* Düz, cinaslı ve artık mani gibi çeşitleri vardır.
NİNNİ
* Annelerin bebeklerini uyutmak amacıyla belli bir ezgi ile söylediği parçalardır.
* Çocukların psikolojisi üzerinde etkilidir
* Manzum özelliktedirler.
* Çocukların psikolojisi üzerinde etkilidir
* Manzum özelliktedirler.
AĞIT
Ölüm ve yas törenlerinde söylenen lirik şiirlerdir.
Ölçü ve uyak düzeni genellikle Türkülerdeki gibidir.
islamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı “sagu”, Divan edebiyatındaki karşılığı ise “mersiye’dir.
Ölçü ve uyak düzeni genellikle Türkülerdeki gibidir.
islamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı “sagu”, Divan edebiyatındaki karşılığı ise “mersiye’dir.
0 yorum:
Yorum Gönder