1. sınıf velileirne tavsiyeler, 1. sınıf anne babası olmak, 1. sınıf velisi olmak, 1. sınıf velilerine öneriler, 1. sınıf öğretmeni olmak, 1. sınıf öğretmeninden veliye mektup, 1. sınıf sorunları ve sorumlulukları,
Birinci sınıf anne babası olmak zor iştir. Sabır ve emek ister. Çocuklar önce eline kalem alırlar. Daha doğru
düzgün tutamazlar bile. Sonra eline kalemi verir, düzgünce tutmayı gösteririz.
Tabi sadece kalemi tutması yetmez defter üzerinde nasıl yazacağını gösteririz.
İlk başta bunları bile zor yapar çocuklar. Tabi her çocuk bir olmaz; bazısı
hemen eline alır karalamalar yapmaya başlar. Hemen aferin benim kızıma,oğluma
deriz. Bazı ise defalarca uyarmamıza, göstermemize rağmen kalemi
düzgün tutturması günler bile alabilir. Çocuğun gelişimiyle ilgili tabi ki
bunlar. Bazı çocukların el kasları henüz pek güçsüzdür, zorlanırlar epey.. Anne,
babalar bu durumda çok kızarlar çocuklara. "Kızım, oğlum kaç defa dedim
sana kalem öyle tutulmaz" diye... daha sonra karalama yaptırmaya başlarız.
Elleri iyice
alışsın kaleme deftere diye. Düzensiz çizgi çalışmalarıyla devam
eder, sonra artık yavaş yavaş harflere benzer şekiller çizdirmeye başlarız,
düzenli çizgi çalışmaları yani. Çocukların bazıları yine pek beceriklidirler
hevesle yaparlar bunları ve de pek bir güzel. Anne babalar yine mutlu tabi.
Yapamayanların anne babaları ise yine başta güzel güzel tekrar tekrar
ellerinden tutarak yazdırırlar büyük bir sabır gösterirler. Sık sık öğretmenle
görüşürler. Ya kendileri yardım istemek için gitmiştir ya da öğretmen çocuk
okulda yapamıyor diye velisini çağırmıştır. Veli öğretmene, öğretmen de
velisine dert yanar yapamıyor diye. Yani sık sık öğretmen-veli görüşmesi
yapmaları gerekmektedir. Öğretmen neler yapılabileceğini daha iyi bilmektedir
tabi. Veliyi yönlendirir. Nasıl çalıştırılması gerektiğini, eksiklerinin neler
olduğunu söyler. Veli de evde çocuğuna bu konularda yardım eder. Velilerimiz
çocukları okuma yazma öğrenirken her zaman yanında olmak, onlara yardımcı olmak
isterler. Okula başlayan minikler ve velilerinin ilk karşılaştığı sorunlardır
bunlar.Birinci sınıfta tabi ki sadece bu sorunlarla karşılaşmıyor velilerimiz. Şimdiye kadar yazma boyutuna baktık; bir de okuma boyutu var. Verilen her ses önce hissettirilir, sesin söylenişi verilir. Sonra yazılışı gösterilir. Çocuk sesi hem yazabiliyor, hem de sesi okuyabiliyorsa tanımıştır sesi. Önce e sesini öğreniyor çocuklar. e e e e e e e ninniler söyleyerek başlıyorlar sesleri öğrenmeye. Sesli harf olduğu için pek zorlanmıyorlar bu harfte. Sonra l sesi geliyor hemen arkasından bunda zorlanıyorlar tabi ki sessiz harf. Tek başına çıkartmak epey zor. Yazarken de e ve l yi başta karıştırabiliyorlar, sonra sonra alışıyorlar. e ve l yi ayrı ayrı öğrenmek pek bir işe yaramıyor tabi ki. Artık okuma yazma öğretimindeki en zor yerlerden birine geliyoruz. Öğrenilen sesleri birleştirmeye e , l . ----> el oluveriyor birleştirince. Velilerde de yavaş yavaş yakınmalar başlıyor yine benim çocuğum sesleri tanıyor ama birleştiremiyor diye. Sabır sevgili anne ve babalar sabır. Herşey yavaş yavaş olacak. Daha ilk kez karşılaştı çocuklar bu olayla. Zamanla alışacaklar tabi ki . Daha çooook sesimiz var öğrenmeye. el, ele,el ele ,elle . Bunlar iki harfle oluşturduğumuz sözcükler. Çocuklar sesleri birleştirmeyi kavradıklarında her şey çok kolay oluyor. Hemen olmuyor bunu kavramaları ilk verdiğimiz seslerde epey zorlanıyorlar, anlayamıyorlar. Velilerimiz burada çok telaşlanıyorlar. "Benim çocuğum sesleri okuyor, yazıyor ama birleştiremiyor. Ne yapmalıyım? " Önce çocuğa patlıyorlar "Kızım, oğlum kaç defa söyledim. Hala niye okuyamıyorsun? Daha şimdi söyledim ya bu ele diye... Bu örnekler uzayıp gider. Çocukta okumak ister tabi ki ama elinde değildir ki. Bu durumda onu azarlamak hiçbir işe yaramaz. Çocuğu okumaktan soğutur bazen bu sözler. Peki ne yapacak anne ve babalar. Sabırlı olup tekrar tekrar, ara ara okutmaya devam edecekler. Belki de ilk hafta olmayacak, başaramayacak, siz yine dert yanmaya devam edeceksiniz. Ama öğretmen diğer sesleri öğretmeye devam edecek. Her sesin öğretimine sınıf seviyesine göre belli bir zaman ayırdıktan sonra diğer bir sesi verecek. Siz daha çok telaşlanacaksınız büyük olasılıkla ama merak etmeyin çocuklar bir yandan yeni sesi öğrenirken, diğer yandan da eski öğrendiklerini yapılan çalışmalarla sürekli tekrar edecekler. Hem eski hem de yeni öğrenilenler tekrar edildikçe pekişecektir İşte yapılan bu tekrarlarda bir bakacaksınız ki çocuğunuz geçen gün okuyamadığı sözcükleri artık okuyor. Çünkü zamanla çocuklar bu birleştirme işinin mantığını kavrayacaklar. Sonra ise çok daha kolay olacaktır.
Çocuğunuz belki biraz geriden gelecek.Ama bu dönemde çokta önemli değil. Her çocuk aynı zaman da öğrenmez zaten. Hiç kimse de bunu beklemez. Bazı çocuklar 1-2 göstermede öğrenirken bazıları 10 kere de , bazıları ise diğerlerinden aylar sonra öğrenebilir. Bu normaldir. Her çocuk farklıdır ve her çocuğun öğrenmek için bir zamanı vardır. Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın o zaman gelmemişse siz boşuna kendinizi yıpratırsınız. Özellikle anneler bu konuda daha sabırsızdırlar. Çocukları defalarca tekrara ve çalıştırmaya rağmen başarılı olamıyorsa annelerden şu cümleleri sık sık duyabilirsiniz."Çıldırmak üzereyim. Sinirden kaç saattir ağlıyorum. Bu çocukta bir sorun var galiba…vb" Aslında bilseler ki çocuk zamanı geldiğinde okuyup yazacak ; eminim ki kendilerini bu kadar yıpratmazlardı. Sene sonu geldiğinde bir sınıftaki öğrencilerin en fazla 2 veya 3'ü okumaya geçemez. Bunlarda da ya dil problemi vardır, ya evde anne baba okuma yazma bilmiyordur ya da çocukta zihinsel bir problem vardır. Bunlardan ilk ikisi ileriki yıllarda okuma yazmaya geçebilir ama genellikle ilk yıl başarılı olamazlar çünkü daha fazla ilgi ve çalışma gerekir bu da okuldaki kısıtlı zamanda -evden de yardım almadığı için- pek mümkün değildir. Zihinsel bir problem varsa da profesyonel bir yardım almak .
Bazı çocuklarda verilen ses ve sözcükleri ezberliyorlar o zaman iş biraz zor tabi. Başta ezber olsa da mantığını kavratmak gerekiyor. Yoksa öğrendikleri her sözcüğü ezberlemek çok zor . Önce sesi tanıyacaklar, okuyacaklar; sonra yazacaklar ve en son da öğrenilen sesleri birleştirip okuyacaklar. Okuma yazma öğretiminde en önemli aşama öğrenilen sesleri birleştirmektir. Sesleri birleştirmeyi öğrenen çocuk okumayı başarır. Yazması içinde bol bol bakmadan yazma,dikte çalışması yapmak gerekir. Öğrenilen ses ve sözcükler tekrar tekrar okutulduktan sonra önce bakarak yazma çalışması ve en son olarak da bakmadan yazma çalışması mutlaka yaptırılmalıdır. Sesleri birleştirerek okuyan ve bakmadan yazabilen öğrenci artık okuma yazmayı başarmış demektir. Bundan sonra bol bol okuma yazma çalışması yaparak okumanın hızlandırılmasına çalışılmalıdır. Çocuklar okuma yazmayı yeni öğrendiklerinde tekrar yaptırmak çok önemlidir. Yeni öğrenilen bilgiler çok çabuk unutulabilmektedir. Zaman zaman velilerimiz çocuğum okuma yazmayı öğrendi diye okuma yaptırmayı ihmal edebiliyor. Bu durumda çocuklarda gerilemeler oluyor. Okuması hızlanmayabiliyor. Her gün düzenli olarak okuma yazma çalışması yaptırmayı unutmayın. Yoksa yaptığınız tüm çalışmalar boşa gidebilir. En baştan itibaren düzenli olarak okuma yazma çalışmasını ihmal etmeyin.
Okumaya geçen çocuklara bol bol tekerlemeler okutun. Bu dönemde çocuklar uzun yazılar okumaktan memnun olmazlar. Okudukları parçaları çok kısa olması önemlidir. Bunun için en uygun okuma materyalleri hem kısa hem de eğlenceli olan tekerlemeler, şiirler ve bilmecelerdir. Çocuklar bunları eğlenerek okur ve çok çabuk ezberlerler. Bu da okumalarını hızlandırmada önemlidir. Bu dönemde okunacak hikayeler de bol resimli, az yazılı ve büyük puntolu olmalıdır. Dil ve anlatımı da çocukların seviyesine uygun basit, anlaşılabilir olmalıdır. Okunan hikayeler mutlaka anlattırılarak çocuğun anlatım yeteneği de geliştirilmelidir. Bu arada kitaplardaki resimler de anlattırılmalı,kitapta yazanlarla ilgisi olup olmadığı sorulmalıdır.
Okuma yazma öğretiminde velilerimizin en çok dert yandığı konulardan bazıları da şunlar oluyor. "Çocuğum çok çabuk sıkılıyor?, Ders yapmak istemiyor? ,Ders yaparken çok zorlanıyor ve ağlıyor? Ne yapmalıyım?
Çocukları çok bunaltmamak gerekiyor aslında. Bu dönemde çocuklar yaşları gereği en çok oyun oynamayı seviyorlar. Ama gerek okulda, gerekse evde okula başladıklarından itibaren o kadar çok dersle meşgul ediliyorlar ki bu onları çok sıkıyor. Düşünün okullar açılmadan 1 ay öncesine kadar diledikleri gibi oynayabiliyorlar, istedikleri gibi çizgi film izleyebiliyorlardı. Okullar açıldı ve çocuklar çok daha farklı bir dünyayla tanıştılar. Tabi bazı çocuklar anaokuluna gittikleri için daha kolay adapte olabilirler. Ama inanın onlar bile bocalıyorlar. Anaokulunda bol bol oyun oynuyor, şarkılar söylüyor, resim yapıyorlardı. Yeni bilgilerde öğreniyorlardı tabi ama bu 1. sınıftakinden daha farklıydı. Şimdi ise 1.sınıfa başladılar. Okuma yazma öğrenmeleri gerekiyor. Bu da çok kolay ve çok çabuk olacak bir iş değil. Büyük bir olay çocuğun yaşamında. Bu dönemde velilerimiz sabırlı olurlarsa ne yapmaları gerektiğini bilirlerse çok daha kolay atlatılabiliyor. Veliler çocuklarını tabi ki bu dönemde yalnız bırakmayacaklar. Ödevleri, çalışmaları beraber yapacaklar. Ancak bazı velilerimiz çocuğu çalıştırırken ille de öğreneceksin diye çocuğu zorlayabiliyorlar. Ama çocuk her gösterileni hemen öğrenemeyebilir. Ona zaman tanıyın. Bugün beraber çalıştınız ama hala öğrenemedi olsun yarın yine çalıştırırsınız. Yarın yine olmadı olsun öbür gün yine çalışmaya devam. O zaman öğrenene kadar çalıştırmaya devam ama kızmadan, bağırmadan elbet bir gün öğrenecek, demek ki zamanı gelmemiş diyerek...Çocuktaki çok ufak bir ilerlemeyi bile görerek "Aferin bak biraz daha dikkat edersen olacak. Biraz daha çalışırsak başaracaksın." gibi cümlelerle en ufak ilerlemeleri çocuğa göstererek onu heveslendirmek gerekiyor. Yoksa "Hala okuyamıyorsun. Sen hiç okuyamayacaksın." gibi sözler söylersek çocuk başarılı olamayacağını, ne yaparsa yapsın okuyamayacağını düşünür ki bu durumda çalışma isteği tamamen bitebilir. Onu güzel sözlerle ödüllendirmek; kızıp, bağırmaktan çok daha etkili bir yöntemdir. Çocuğun üstüne gereğinden fazla düşerek onu bunaltmak hiç doğru değil. Bu tür bir davranış faydadan çok zarar verir. Çocukların okuma yazmadan soğumalarına neden olur.
Çocuklara ders yaparken
sıkıldıklarında ara vermek gerekir. Uzun süre ders yaptırmak yanlış bir
tutumdur. Kısa kısa aralar vererek çalışma yaptırmak çok daha iyidir. Aralarda
da sevdiği, istediği bir şeyler yapmasına izin vermek gerekir. Çocuklara okuma
yazma öğretirken oyunlardan da yararlanmak gerekiyor. Oyun şeklinde eğlenceli
çalışmalar yaptırılabilir. Çocuklar okulda 6 dersin büyük çoğunluğunda okuma
yazma çalışması yapıyorlar . Bir de eve geldiklerinde anneler başlıyor
saatlerce ders çalıştırmaya. Çocuklarda sıkılıyorlar tabii ki. Kendinizi bir de
onun yerine koyun ve düşünün durumlarını. Okuldan geldikten sonra biraz
çocukları serbest bırakmak gerekiyor. Oyun oynamaya ve dinlenmeye yeterli
zamanı verdikten sonra çalışmaya başlamalıdır. Ne zaman çalışma yapılacağına
önceden çocukla beraber karar verilmelidir. Çocuk neyi ne zaman yapacağını
bilmelidir. Bu şekilde çocuğa ders çalışma disiplini de kazandırılmalıdır.Böylece
çocuk planlı ve programlı olmayı da öğrenir. Bu ileriki yıllarda da devam
ettirilmelidir. Böyle bir tutum okul başarısını olumlu yönde etkileyecektir.
Sizde sürekli "Ders çalış. Dersini yap." demek zorunda kalmazsınız.
Bu durumda çocuk ne zaman ders çalışacağını bilir.
***
Daha fazla bilgi için, sitemizde yer alan "Veliler İçin" konumuza göz atabilirsiniz. Ayrıca soldaki menüden, "1. Sınıf" konularına da bakabilirsiniz. "1. Sınıfa Başlayacak Öğrencilerin Velilerine Okul Hazırlığı İle İlgili Tavsiyeler" konusu da sizin için faydalı olabilir...
0 yorum:
Yorum Gönder