Bir arkadaşım anlatmıştı. —Geçen gün otobüste, ayakta kalmış yaşlı bir adam, önündeki koltukta oturan gence, “saygısız herif, utanmıyor musun yaşlılar dururken orada oturmaya” der. Çocuk ise ayağındaki protez bacağı göstererek, “ben memlekette senin gibi düşüncesiz ve önyargılı adamlar olduğu için utanıyorum amca, gel buyur otur, ben böyle de ayakta durabilirim” diyerek kalkar. Fakat o koltuğa uzun süre boyunca, yaşlı adam dahil kimse oturamaz. — İşte bu olay aklıma gelmişti. Bilmediğim bir durum için sükûnetimi korudum. Sonra ayağa kalktım ve ayakta kalan yaşlı adama ben yer verdim. Böylece yaşlı adam ve hızlı adımlarla onun yerini kapan genç, yan yanaydı.
15 dakika sonra, son durağa geldik. Yaşlı adam ayağa kalktı. Sonra yanında oturan gencin kolundan tuttu ve birlikte dışarıya doğru yürüdüler. Fark ettim ki, çocuk zihinsel özürlü. Yaşlı adamla beraber gelmiş. Yaşlı adam ona destek oluyor…
Olur olmaz kaç kişiye kızıyoruz? Kaç kişi sinirimizi bozuyor? Kaç olay yaşanıyor ve biz kaç olayı doğru yorumluyoruz? Aslında gördüğümüz birçok olayı, kültürümüzde yer etmiş durumlara göre değerlendiriyoruz. Yorum yapmıyor, direk yargıya geçiyoruz. Belki de sırf bu yüzden, asılacak adamları serbest bırakıp, gerçek suçluları asabiliyoruz.
Gördüklerimize nefretle yaklaştıkça, nefreti buluruz. Sevgiyle yaklaştıkça, sevgiyi… Yani neyi verirsek, onunla karşılanırız. İstisnalar yaşanır elbet. Fakat bazı istisnaların ardında, bizim bilmediğimiz doğrular yatabilir.
Hayata bakış açınızı değiştirin!
0 yorum:
Yorum Gönder