Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Atatürk İlkeleri: Cumhuriyetçilik


Cumhuriyetçilik, devletin yönetim biçimi olarak cumhuriyeti kabul etmek, onun gereklerini yerine getirmek, onu korumak ve yüceltmek demektir.
 
Atatürk’ün cumhuriyetçilik ilkesinin dayandığı esasların temelini, egemenliğin hiçbir koşul tanımadan millete verilmesi ve ülkenin yönetiminde milletin söz sahibi olması oluşturur. Atatürk’e göre, “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.” Buna göre devlet başkanı, kanun yapanlar ve yöneticiler, seçimle iş başına gelir. Bir toplumda demokrasinin kurulması ve kurumlaşması, ancak bu yolla sağlanabilir.

 

Cumhuriyeti daha iyi anlayabilmek için bu yönetim biçimini Osmanlı devlet düzeniyle karşılaştıralım: Osmanlı İmparatorluğu’nda milleti yönetme yetkisi padişaha aitti. Devletin son zamanlarında meşrutiyet ilân edilmiş, halkın seçtiği temsilcilerden oluşan Osmanlı Mebuslar Meclisi açılmıştı. Ancak bu meclis, padişahın üstünde bir iradeye, sahip değildi. Son söz padişaha aitti ve padişahın meclisi kapatma yetkisi vardı. Nitekim söz konusu meclis, bazı bahanelerle kapatılmıştır. Demek ki o dönemde millî irade egemen kılınamamıştı. Böyle bir düzende demokrasinin kurulması elbette söz konusu olamazdı.
 
Cumhuriyet öncelikle vatandaşlar arasında eşitliği ve onların devlet yönetimine eşit olarak katılmalarını sağlamış, Türk milletinin milletler arası sahada itibarını artırmıştır. Cumhuriyet aynı zamanda Türk toplumunun çağdaşlaşmasını amaçlamaktadır. Türk toplumu cumhuriyetin sağladığı imkânlarla çağdaşlaşma yolunda önemli adımlar atmıştır.
 
Atatürk cumhuriyet yönetiminin önemini şu sözlerle belirtmiştir: “Cumhuriyet yeni ve sağlam esaslarıyla Türk milletini güvenli ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asil fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.”
 
Cumhuriyet yönetiminde millet, yöneticilerini ve devlet başkanını belirli bir süre için kendi seçer. Bu süre içinde yönetimi beğenmezse yöneticilerini yeniden seçme ve değiştirme hakkına sahiptir. Oysa mutlakıyet yönetimlerinde devlet başkanlığı babadan oğla ya da hanedanın bir diğer bireyine geçer. Seçimle başa geçme söz konusu değildir. Hükümdar, normal şartlarda, ölünceye kadar yönetimin başında kalabilir. Yerine yine aynı, aileden bir başkası geçer.
 
Hükümdarlık yönetiminde aile içinden kimin hükümdar olacağı bazı kurallara bağlanmıştır. Tek kişiye dayalı yönetimlerde, yöneticinin sözleri yasa gibidir, her isteği yerine getirilir. Oysa cumhuriyette devlet başkanı belli bir süre için iş başına gelir ve yasalara göre hareket eder. Yönetimde söz sahibi olacak kişiler de seçimle belirlenir.
 
Cumhuriyetçilik ilkesinde, devlet yönetimi sınıfların, kişilerin,.ailelerin, bir zümrenin eline bırakılamaz. Milletin bütün bireyleri yönetime katılabilir ve söz sahibidir. Çünkü cumhuriyet yönetiminde bütün vatandaşlar eşit haklara sahiptir.
 
Cumhuriyet yönetimi milletle devlet arasındaki ikiliği ortadan kaldırır. Atatürk bunu şöyle belirtmektedir : “Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız, doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümettir ki, onun adı cumhuriyettir. Artık hükümet i1e millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.”
 
Atatürk; cumhuriyeti ahlâk faziletlerine dayanan bir yönetim olarak nitelemiş, cumhuriyet yönetiminin faziletli ve namuslu insanlar yetiştirdiğini belirtmiştir.
 
Atatürk, cumhuriyetin Türk milletinin karakterine en uygun yönetim biçimi olduğuna inanmış ve bunu şu sözleriyle dile getirmiştir: “Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare cumhuriyet idaresidir.” Atatürk’ün bu inancında haklı olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü Türk milleti, çağdaş bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti benimsemiş ve ona sahip çıkmıştır
 
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençliğine emanet etmiş, “Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda ka1mayacak.” sözleriyle bunu dile getirmiştir. Yine, Gençliğe Hitabesi’nde, Türk gençliğinin birinci görevinin Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmak olduğunu belirtmiş, ayrıca Türk gençliğine duyduğu sonsuz güveni ve onları bir temel güç kaynağı olarak gördüğünü dile getirmiştir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşatılmasını Türk gençliğinden istemiş ve gençliğe şöyle seslenmiştir: “Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yüceltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”
 
Atatürk, her türlü olumsuz şartlar altında gençliğin görevinin Türk bağımsız-lığını ve cumhuriyetini korumak olduğunu, gereken gücün Türk gençliğinin damarlarındaki asil kanda var olduğunu belirtmiştir.
 
Atatürk, cumhuriyet rejiminin iç ve dış tehlikelere karşı korunması için bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi güçlerin iş birliği yapmaları gerektiğini belirtmiştir.

Atatürk, cumhuriyetçilik ilkesinden kesinlikle taviz verilmemesini istemiş, bu temel ilke anayasamızın birinci maddesinde “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.’` biçiminde yer almıştır. Anayasamızın ikinci maddesinde ise Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri sayılmıştır.
 
Bu nitelikler şöyledir: Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez. Çünkü millî egemenlik ilkesinin en mükemmel biçimde uygulanması ve vatandaşların hak ve hürriyetlerinin en iyi şekilde düzenlenmesi bu niteliklerin korunmasıyla mümkündür.
 
Türkiye’nin gelişmesini ve güçlenmesini istemeyenler cumhuriyetimize karşı bir tehdit oluşturmaktadırlar. Türkiye’ye yönelik dış ve iç tehdit unsurları doğrudan cumhuriyeti hedef almışlardır..Atatürk Gençliğe Hitabesi’nde cumhuriyet yönetimine, Türkiye’nin içinden ve dışından tehditler gelebileceğini belirtmiştir. Dış düşmanların bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabileceğini, memleketin içinde ise iktidara sahip olanların gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde bulunabileceklerini ifade ederek iç ve dış tehdide dikkat çekmiştir.
 
Türk insan bugünkü durumunu ve elde ettiği hakları ancak cumhuriyet yönetimiyle sürdürebilir. Türk milleti Atatürk’ün önderliğinde kurduğu cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatmak için iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmalıdır.
 
Cumhuriyet, demokrasiyi geliştiren en iyi sistemdir. Kişinin hak ve özgürlükleri ancak bu sistem içinde güvencede olabilir.
 
Demokrasi ancak cumhuriyetle gelişebileceğinden Türk İnkılâbı’nın önde gelen ilkeleri arasında cumhuriyetçilik sayılmıştır. Türk milleti ancak cumhuriyete bağlanıp onu yüceltip geliştirebilirse demokrasinin nimetlerinden yararlanır ve çağdaş toplumlar içindeki yerini alabilir. Bu nedenle cumhuriyeti yüceltip sürdürmek her Türk’ün millî görevidir.
 
Cumhuriyetçilik:
Cumhuriyetçilik, devletin yönetim şekli olarak cumhuriyeti kabul etmek, onu korumak ve yaşatmaktır. Cumhuriyet yönetiminin en belirgin niteliği egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasıdır.
 
Cumhuriyet yönetiminde esas, yöneticilerin yöneticilerin seçimle işbaşına getirilmesidir. Yani halkın, halkın kendini yöneticileri kendisi seçmesidir.
Şifreler:
“Seçim”, “Parti”, “TBMM”,
 
Anahtar kelimeleri : Ulusal Egemenlik, Seçim, Ulusal İrade, Çok Partili Rejim, Seçme ve Seçilme Hakkı.
 
Aşamaları:
- TBMM’nin açılması,

- Saltanatın kaldırılması,

- Cumhuriyetin ilanı,

- Çok Partili rejim denemeleri,

- Kadınlara Seçme ve seçilme hakkı verilmesi


Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder