TÜRK DİLİ VE KOMPOZİSYON-1 DERSİ
KİTAP ÖZET FORMU
KİTABIN ADI | AŞK-I MEMNU (YASAK AŞK) |
KİTABIN YAZARI | HALİT ZİYA UŞAKLIGİL |
YAYIN EVİ VE ADRESİ | İNLİLAP KİTABEVİ Ankara Caddesi No.95 - 34410 İSTANBUL |
BASIM YILI | 1987 |
1. KİTABIN KONUSU:
Toplumun uzun yapısına aykırı bir nitelik göstermek.
2. KİTABIN ÖZETİ:
Firdevs Hanım’la kızları, İstanbul’un tanınmış ailelerinden ve Göksu eğlenti yerinin sürekli ziyaretcileri arasında bulunmaktadırlar. Bir sandal gezintileride, Adnan Bey’in sandalı, onlarınkine dokunurcasına yakın geçer. Adnan Bey, iki çocuklu bir dul adamdır, ama Firdevs Hanım’ın küçük kızı Bihter’le evlenmek istemektedir. Peyker ise zaten evlidir.
Firdevs Hanım, aralarındaki yaş farkını hesaba katmaksızın kızını Adnan Bey’e verir. Nitekim bu yaş farkına rağmen, evlilikleri, gayet düzgün, hayatları derli topludur. Adnan Bey’in kızı Nihal, son derece duygulu bir kızdır. Üvey annesine yaklaşmak isterse de anlaşamayacaklarını görür, kendi alemine çekilir. İnce, zeki, anlayışlı bir çacuktur. Hayatın güçlüklerini şimdiden sezmiştir. Nihal’le kardeş çocuğu olan bir de Behlül vardır. Behlül’ü Nihal’le evlendirmek isterler. Nihal buna içten içe sevinir. Onun sık sık ziyaretlerini elbette anlamıştır.. Gerçekteyse Behlül’ün ziyaretleri Nihal için değildir. O, çapkın yaratılışlı, bir dalda duramayan bir insandır. Firdevs Hanım’ın büyük kızı Peyker’e karşı içinde bir yakınlık duymaktadır. Kadını tuzağına düşürmekte gecikmez. Bir kısım kadınların cürete karşı asla dayamayacaklarını denemeleriyle bilmektedir.
Bir gün Bihter, Behlül’e şekerleme ısmarlar. Almak için de genç adamın odasına gider. Oda loştur. Vakit akşamdır. Biraz konuşurlar. Kadın odasından çıkacağı sırada Behlül birdenbire yengesini içeri çağırır. Kendisine duygularını anlatır. O, asıl Bihter’ i sevmektir. Ama Bihter, Behlül’ü, Göksu’da Peyker’in ensesine eğilmiş, onu öperken görmüştür. Bu sahneyi hatırladıkça genç adamın sevgisini reddeder ona inanmaz. Buna karşılık, öteki, şeytanca bir buluşla, hayatının yalnızlığını körpe kadına anlatır. Onu baştan çıkarmak için elinden geleni yapar, zayıf anlarından faydalanır ve sonunda bu işi başarır.
Bihter’le Behlül’ün sevişmeleri türlü tehlike içinde sürüp gider. Ta, delikanlının Nihal’le evlenmesi yeniden ortaya atılıncaya kadar.
Nihal'i seven biri daha vardır: Beşir. Beşir, evde büyütülmüş bir zenci çocuğudur. O da, bütün duygularıyla bu sarışın, ince kıza hayrandır. Ona karşı sevgisi yüzünden verem olmuştur. Kışta kıyamette, soğuk, sıcak demeden Nihal’in peşini bırakmaz. Bir köpek bağlılığıyla bakar, hizmetine koşar. Gizli sevgisi bir yandan, Nihal’in Behlül’le evleneceğini duyduğu andan itibaren dayanılmaz duruma gelen kıskançlık sonunda Beşir’i yere serer.
Bir gün Nihal, kötü bir rastlantı sonucu üvey annesinin gizli macerasını öğrenir. Bihter’in nefti çarşafını giymiş, prova yapmaya kalkmıştır. Bunu fark edemeyen Behlül, Nihal’i Bihter sanarak bir söz söylemiştir. Nihal bu iz üzerinden yürür ve işin iç yüzünü öğrenir. Bir akşam, merdiven başında, Bihter’le Behlül’ün bir konuşmasını gizlice dinlerken, işittiklerine ince ruhu, sağlıksız vücudu dayanamaz, düşer bayılır. Böylece öğrendiklerini de açığa vurmuş olur.
Bihter, Nihal’le Behlül’ün evlendirilmesine engel olmak istemektedir. Çünkü o da Behlül’ü şiddetle kıskanmaya başlamıştır. Tecrübesiz vücudunun bütün gücüyle sevdiği adamı elinden kaçırmak istemez.
Bu çapraşık durum, kendiliğinden çözülür. Nihal, uğradığı sarsıntının etkisinden kurtulamadığı için o bayıldığı akşam yatağa düşmüştür. Onu yatakta, kendinden geçmiş bir halde yatakta gören Beşir, dayanamaz, uzun zamandan beri sezdiklerini, gördüklerini, duyduklarını, Nihal’in yatağı başında, Adnan Bey’e birer birer sayar, döker. Karısının kendisini aldattığını öğrenen zavallı adam deliye döner. Doğru Bihter’i aramaya koyulur.
Bihter artık kendisi için çıkar yol kalmadığını, ne yaparsa yapsın hayatını, mutluluğunu kurtaramayacağına karar vermiştir. Bir kere kocasına dönmesi mümkün değildir. Onuruyla oynadığı bir insanın artık yüzüne bakamaz. Öte yandan Behlül ise, kendisinden hevesini alınca er geç onu affedecek olan Nihal’e dönecektir. Bu durumda kendisi nasıl yaşayabilir? Kocasının karşısına çıkmamak için odasına kapanır. Elinde mini mini bir tabancayla, o genç yaşında ölümü düşünür. Buna nasıl katlanacaktır? Lakin Adnan Bey gelmiş, kapıya dayanmıştır. Bihter için iki yolu vardır ya onursuz bir hayata razı olmak veya olmamak…
Razı olmayacaktır. Adeta başka biri, bileğini büker, elindeki zarif, mini mini oyuncağa benzeyen tabancasının simsiyah küçücük ağzı, ona döner, Bihter intihar eder.
Bihter’in intiharından bir süre sonra, Nihal iyileşir. Behlül insan içine çıkmaya yüzü kalmadığı için kaçıp gitmiştir. Bu acı hayat tecrübesinden sonra baba kız, artık birbirleri için, evet, yalnız birbirleri için yaşamaya karar verirler.
3. KİTABIN ANAFİKRİ:
İnsanlar, hayatını sürdüreceği insanı iyi seçmeli ve sadece maddi yönünü düşünüp bir insanla evlenmemeli olduğunu dile getirmektedir.
4. KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN VE OLAYLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Adnan Bey: İki çocuklu dul bir adamdır ve sandal gezintileri düzenlemektedir. Bihter'e aşık olması hayatını değiştirir. Behlül ile Bihter'e ilişkiyi hiç konduramaz. Her şey ortaya çıktığında yıkılır. Çünkü hem karısı hem de canından çok sevdiği yeğeni onu aldatmıştır.
Bihter: Düzgün bir fiziğe sahip, çok güzel, erkekleri kolayca elde edebilen, cazibeli bir kadındır. Annesine karşı kin beslemektedir. Behlül'le yaşadığı aşk sonu olmuştur. Mutlu evliliğinde sıkıntılar yaşamış, annesi kadar onursuz birisi olmadığı için ölümü seçmiştir.
Behlül: Adnan Bey’in yeğenidir. Kadınlara karşı özel bir ilgisi vardır. Bu onda bir zaafiyet haline gelmiştir. Bihter'ekarşı olan hislerini, amcasına sevgisinden dizginlemeye çalışmışsa da başarılı olamamıştır. Kitabın kaybeden kahramanlarından biridir.
Nihal: Adnan Bey’in kızı olup, bekardır. Aynı zamanda da çok duygulu bir yapıya sahiptir. Behlül'e karşı hisleri vardır. Behlül'ün Bihter'e ilgisi olduğunu duyunca dünyası başına yıkılır.
Firdevs Hanım: İstanbul’un tanınmış ailelerinden ve Göksu eğlenti yerlerinin sürekli ziyaretçileri arasında bulunan ve iki çocuk annesi olan bir hanım. Giderek azalan mal varlığından dolayı, elindeki en büyük serveti olan kızlarını zengin insanlarla evlendirerek ayakta durmaya çalışmıştır. Bihter'i çeşitli entrikalarla kurtarmaya çalışmışsa da başarılı olamamıştır.
Peyker: Firdevs Hanım’ın büyük kızıdır. Aynı zamanda da evlidir. Behlül ile bir aşk yaşamıştır.
Beşir: Evde büyütülmüş zenci çocuğudur. Bütün duygularıyla Nihal’a hayrandır. Behlül ile Bihter'in ilişkilerini ilk öğrenen kişidir. Fakat Adnan Bey'e bir türlü söyleyememiştir. Nihal'i kaybetme korkusuyla, her şeyi bir cesaretle anlatmıştır.
5. HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap dramatik bir aile yapısını gözler önüne sermektedir. Konusu çok açık ve anlaşılır biçimde yazılmıştır. Yabancı kelimelere neredeyse rastlamak mümkün değildir.
6. KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:
Halit Ziya UŞAKLIGİL: Türk yazarı. İstanbul’da doğdu. Mercan Mahalle Mektebi’nden sonra Fatih Askeri rüştüyesine devam etti. Ailece İzmir’e taşındıklarında öğrenimine İzmir rüştiyesine devam etti. Mekhitarist okulunda Fransızca eğitimi aldı.İki arkadaşı ile 1884’te Nevruz dergisi, iki yıl sonra Hikmet gazetesini çıkardı. 1893’te İstanbul’a gelerek Reji idaresinde başkatiplik görevine başladı. 1896’da Edebiyatı Cedide topluluğuna katıldı.Meşrutiyetten sonra Darülfünunda Batı Edebiyatı dersleri okuttu.Sonra, Darülfünunda müderris oldu.Hükümet tarafından 1913’te Fransa’ya , 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetten sonra Yeşilköy’deki köşküne çekilerek gazetelerde yazmaya devam etti. Halit Ziya yazı hayatına, her konuda yazı ve tercümelerle girdi. Yazdığı şiirler Muallim Naci tarafından ağır bir dille yerilince mensur şiire yöneldi.1885’ten sonra yazmaya başladığı ilk romanları, Tanzimat romanının devamıdır. Bunlarda basit şemalarda duygusal aşk hikayeleri anlatılır. 1896’da Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra Fransız romanlarını, özellikle teknik yapılarını ve anlatım ilkelerini incelemeye başladı. O yıllarda sürekli okuduğu yazarlar Balzac ve Paul Bourget’tir. Halit Ziya romanlarında, yaşadığı dönemin toplumsal şartları ve yetiştiği çevrenin özelliklerini dolayısıyla, genellikle varlıklı kişilerin hayatını ve meselelerini konu edindi. Kendi hayatına benzeyen hayatları tasvir etti; romanlarındaki kişiler, olayların oluşumu, Halit Ziya’nın iyi bildiği çevrelerden seçilmiştir. Roman kişileri tenkitçi bir tavırla ortaya koyan Halit Ziya, hikaye kişilerine daha çok şefkatle, acıyarak bakar; bunlar iyi yürekli, fedakar ve namuslu kişilerdir.Bu hikayelerde yazar, romanlarında olduğu gibi, küçük gözlemlerini değerlendirir. Halit Ziya, ilk romanlarından beri aradığı anlatıma, Edebiyatı Cedide döneminde ulaştı. Servet-i Fünun edebiyatının roman ve hikayede en güçlü ismi Halit Ziya’dır. Türk nesrinin gelişmesinde önemli etkide bulunmuştur. Halit Ziya’ya göre güçlü bir Türk nesir üslubunun oluşması için eski nesir yanlışlıklarından uzaklaşılarak, Fransız nesir üslubunun teknik özellikleri benimsenmelidir. Bu yüzden romanlarında sıfat tamlamaları ve benzetmelerde süslü cümleler yer alır. Halit Ziya’nın romanlarındaki türler genelde yerleşmiş ve çevresinden sağlanmıştır. Sağlam bir tekniğe sahiptir. Bu romanlarında göze çarpmaktadır. Romanlarında yaşadığı dönemin etkisi görülür. Özellikle Fransız realist ve naturalistlerin tesirinde kalmıştır. Bunda aldığı eğitimin payı büyüktür. Batılaşma üzerinde durur. Genellikle realist ve psikolojik eserler vermiştir. Roman konuları genellikle aydın çevreler, hikaye konularını ise halk tabakasından seçmiştir. Kahramanlarını yaşadığı çevreden seçmiştir. Yazar genellikle belli bir kesimi ele alır ve o cemiyetin hastalıklı tiplerini işler. Bunlar “ev içi” romanlarıdır.
ESERLERİ
Roman: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar. Uzun Hikayeler: Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası.
0 yorum:
Yorum Gönder