Dilimizde “Hacı Mandal Mührü” diye bir deyim vardır; genellikle, dediğim olsun da sonu nereye varırsa varsın, makamında kullanılır. İşte bu deyimin ortaya çıkışıyla ilgili olarak da hatırımızda bir mülemma vardır.
Rivayete göre bir Ramazan günü, Yeni Camii avlusundaki mühürcülerden birinin başına bir denizci dikilmiş. Gayesi mühür kazıtmak. Ancak, mühürde her şey olsun istiyor ve ısrarla;
- Yaz baba, yaz. Ben İneboluluyum. Orada bize Hacı Kara Mandal oğulları derler. Denizde bir teknem var; teknemin arkasında da bir sandal bağlıdır. Bunların hepsi mühürde yer alsın ha, diyor!..
İhtiyar mühürcü bu kadar sözü bir mühür üzerine nasıl sığdıracağını düşünürken, bereket versin, o sırada yoldan geçen şair yaratılışlı biri, muhavereyi duyup imdada yetişmiş:
- Efendi baba, kaptanın istediklerini ben söyleyeyim, siz yazın:
es-Sefînetü maa’s-sandal
İnebolulu Hacı Kara Mandal
Adamın söze verdiği icazı yine nazmen tercüme etmek gerekirse:
Sandalı arkasında bağlı bir gemi
İnebolulu Hacı Kara Mandal Sahibi
demek olur.
*İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” adlı kitabından alıntıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder